Connect with us

Seyahat

Güney Kore’de Neden Sadece “Kör” Birine Masaj Yaptırabiliriz?

Paylaşıldı

on

Güney Kore’de masaj sektöründe çalışanların büyük bir kısmının görme engelli olması, dışarıdan bakıldığında ilginç bir durum gibi görünebilir. Ancak, bu durumun arkasında derin bir sosyal, kültürel ve tarihsel arka plan bulunmaktadır. Bu yazıda, Güney Kore’de masaj sektöründe neden özellikle görme engelli bireylerin çalıştığını ve bunun kökenlerini detaylı bir şekilde ele alacağız.

1. Tarihsel Arka Plan ve Yasal Düzenlemeler

Güney Kore’de masaj sektörü, 20. yüzyılın ortalarından itibaren görme engelli bireylere yönelik bir meslek haline gelmiştir. Bu durumu etkileyen birkaç önemli faktör bulunuyor:

  • 1949 Yılındaki Yasa: 1949 yılında Güney Kore hükümeti, görme engelli bireylerin ekonomik olarak bağımsızlıklarını kazanmalarını sağlamak ve onlara bir iş imkanı sunmak amacıyla masaj yapma mesleğini sadece görme engelli bireylere özel olarak tanımlayan bir yasa çıkardı. Bu yasa, görme engellilerin kendilerine gelir sağlayacak bir meslek edinmelerini ve topluma katılmalarını amaçlıyordu.
  • İstihdam Olanakları: Görme engelli bireyler için istihdam olanaklarının sınırlı olduğu bir dönemde, bu yasal düzenleme onların bağımsız olarak çalışabilecekleri bir alan oluşturdu. Masaj sektörü, görme engelli bireyler için hem ekonomik bağımsızlık hem de toplum içinde saygın bir rol üstlenme fırsatı sundu.

2. Görme Engelli Bireylerin Masajdaki Uzmanlığı

Görme engelli bireylerin masaj yapma konusunda özel bir yeteneğe sahip oldukları düşünülmektedir. Bunun birkaç nedeni vardır:

  • Hassasiyet ve Duyarlılık: Görme engelli bireylerin diğer duyuları, özellikle de dokunma duyuları, genellikle daha hassastır. Bu durum, masaj yaparken kaslardaki gerginlikleri, düğümleri ve problemli alanları daha kolay fark etmelerine olanak tanır. Bu nedenle, masaj hizmeti almak isteyenler, görme engelli masörlerin bu alandaki uzmanlığını ve hassasiyetini tercih edebilirler.
  • Yılların Deneyimi: Görme engelli bireyler, yıllardır masaj sektöründe çalıştıkları için bu alanda ciddi bir deneyim ve uzmanlık kazanmışlardır. Bu deneyim, onların masaj yaparken daha yetkin ve başarılı olmalarını sağlar.

3. Yasal Sınırlamalar ve Günümüz Durumu

Güney Kore’de görme engelli bireylere yönelik bu düzenleme, uzun yıllar boyunca yürürlükte kalmış ve masaj yapma mesleği sadece görme engellilere açık olmuştur. Ancak son yıllarda bu durum tartışmalara neden olmuştur:

  • Yasa Değişiklikleri: Günümüzde, masaj yapma mesleğinin sadece görme engellilere açık olmasının, rekabeti ve hizmet çeşitliliğini kısıtladığına dair eleştiriler ortaya çıkmıştır. Bu nedenle, bazı kesimler, bu yasanın değiştirilerek masaj mesleğinin herkes tarafından yapılabilir hale getirilmesini talep etmektedir.
  • Görme Engelliler İçin İş Güvencesi: Öte yandan, yasa değişikliklerine karşı çıkanlar, bu mesleğin görme engelliler için önemli bir gelir kaynağı ve istihdam alanı olduğunu savunmaktadır. Yasanın değiştirilmesinin, görme engelli bireylerin ekonomik bağımsızlıklarını kaybetmelerine yol açabileceği endişesi de dile getirilmektedir.

4. Kültürel ve Sosyal Kabul

Güney Kore’de masaj sektöründe görme engelli bireylerin çalışması, toplumun bu kişilere yönelik algısında da olumlu bir etki yaratmıştır. Görme engellilerin yeteneklerinin takdir edilmesi ve onların toplumun aktif bir parçası olarak kabul edilmesi, sosyal bütünleşme ve farkındalığı artırmıştır.

Suudi Arabistan’ın Dev Projesi, Mirror Line (Ayna Şehri)

Sonuç

Güney Kore’de sadece “kör” birine masaj yaptırma geleneği, tarihsel, yasal ve kültürel faktörlerin birleşimiyle ortaya çıkmış bir durumdur. Görme engelli bireylerin dokunma yeteneklerindeki hassasiyetleri, bu meslekteki başarılarını ve tercih edilmelerini artırmıştır. Ayrıca, bu mesleğin uzun yıllar boyunca sadece görme engelli bireylere açık olması, onların ekonomik bağımsızlıklarını kazanmalarına ve topluma katılmalarına önemli bir katkı sağlamıştır.

Bu durum, Güney Kore’de görme engelli bireylerin toplum içindeki rolünü ve değerini yansıtan, aynı zamanda onların haklarını koruyan bir sistemin varlığını göstermektedir. Ancak günümüzdeki tartışmalar, bu yasanın gelecekte nasıl şekilleneceği ve masaj sektöründeki dengelerin nasıl değişeceği konusunda belirsizlikleri beraberinde getiriyor.

Okumaya Devam Et
Yorum Yaz

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Seyahat

Vizesiz Gidilebilen En Ucuz Ülkeler 2025 Listesi: Uçak Bileti Fiyatına Tatil Fırsatı!

Paylaşıldı

on

By

Vizesiz

Vizesiz gidilebilen en ucuz ülkeler arasında 2025 yılı itibarıyla öne çıkan destinasyonlar, hem ekonomik seyahat planlayanlar hem de vize süreciyle uğraşmak istemeyen gezginler için adeta birer cennet. Döviz kurlarının yükseldiği, vize prosedürlerinin zorlaştığı bu dönemde, Türk vatandaşlarının sadece pasaportla giriş yapabileceği bu ülkeler; hem kültürel zenginlikleri hem de bütçe dostu fiyatlarıyla dikkat çekiyor.

1. Sırbistan – Balkanlar’ın Kalbi

Sırbistan, özellikle başkent Belgrad ile Türk turistlerin gözdesi olmaya devam ediyor. 90 günü aşmamak kaydıyla vizesiz seyahat mümkün. Üstelik uçak bileti fiyatları çoğu zaman 100-150 Euro arasında değişiyor. Belgrad gece hayatı, tarihi kaleleri ve Tuna kıyısındaki yürüyüş alanlarıyla büyüleyici bir deneyim sunuyor.

Günlük harcama: Ortalama 30–40 €
Uçak bileti: Gidiş-dönüş ortalama 3.000 TL
Konaklama: Gecelik hosteller 10 €, oteller 25–30 € arası


2. Karadağ – Adriyatik’in Sessiz Güzeli

Karadağ (Montenegro), 90 gün süreyle vizesiz kalabileceğiniz, hem deniz hem de doğa tatilini bir arada yapabileceğiniz ideal bir rota. Kotor ve Budva gibi şehirlerde denize girip akşamları tarihi sokaklarda yürüyebilirsiniz.

Günlük harcama: Ortalama 35 €
Uçak bileti: Ortalama 3.500 TL
Konaklama: Gecelik 15–30 €

Karadağ, Türk Lirası açısından hala avantajlı sayılabilecek bir ülke. Tatilde lüks aramayanlar için ekonomik ve keyifli bir seçenek.


3. Arnavutluk – Keşfedilmemiş Avrupa

Vizesiz gidilebilen en ucuz ülkeler arasında hızla popülerleşen Arnavutluk, hem dağ hem deniz severler için uygun. Tiran, İşkodra ve özellikle Saranda sahilleri Türk turistlerin ilgisini çekiyor.

Günlük harcama: Ortalama 25–35 €
Uçak bileti: 2.500–3.200 TL
Konaklama: Hosteller 8 €, oteller 20–30 €

Arnavutluk, Akdeniz tatilini İtalya fiyatlarının üçte birine sunuyor. Ayrıca Türk mutfağına benzeyen lezzetleriyle damak tadınıza da hitap ediyor.


4. Gürcistan – Doğa, Tarih ve Uygunluk

Gürcistan, sadece pasaportla değil, kimlikle bile giriş yapılabilen ülkelerden biri. Başkent Tiflis’te tarihi hamamlar, Batum’da Karadeniz sahilleri sizi bekliyor.

Günlük harcama: Ortalama 25 €
Otobüs bileti (Karadeniz’den): 700–1.200 TL
Konaklama: Gecelik 10–25 €

Özellikle Doğu Karadeniz’den otobüs veya özel araçla kolayca ulaşım sağlanabiliyor. Gürcistan, ekonomik ve kısa süreli kaçamaklar için birebir.


5. Bosna-Hersek – Kültür ve Tarihin Kesiştiği Nokta

Bosna-Hersek, vizesiz gidilebilen en ucuz ülkelerden biri olmaya devam ediyor. Saraybosna ve Mostar gibi şehirlerde Osmanlı izleri hâlâ capcanlı. Türk vatandaşlarına 90 güne kadar vizesiz kalma hakkı tanınıyor.

Günlük harcama: Ortalama 30–40 €
Uçak bileti: 3.000–4.000 TL
Konaklama: 15–30 € arası

Balkan coğrafyasının hem tarihî hem duygusal bir parçası olan bu ülke, özellikle ilk yurt dışı seyahati yapacaklar için öneriliyor.


💡 Seyahat Tavsiyesi: En Ucuz Nasıl Gidilir?

  • Uçak bileti fiyatlarını karşılaştırın: Skyscanner, Google Flights veya Momondo gibi araçlarla en uygun zamanı yakalayın.
  • Konaklamada hostelleri tercih edin: Booking ve Hostelworld uygulamalarıyla ucuz seçenekleri filtreleyin.
  • Erken rezervasyon her zaman avantajlıdır: Yaz aylarında bilet ve otel fiyatları katlanıyor. Bahar aylarında seyahat daha hesaplı olabilir.

📌 Sonuç: Sınırlara Takılmadan, Bütçeyi Zorlamadan

2025 yılı itibarıyla vizesiz gidilebilen en ucuz ülkeler, ekonomik kriz ve döviz baskısı yaşayan Türk vatandaşları için gerçek bir çıkış kapısı. Üstelik hem kültürel olarak yakın olduğumuz hem de seyahat kolaylığı sundukları için bu rotalar her geçen yıl daha fazla tercih ediliyor.

Grok Soruşturması Başladı! Ankara’dan Erişim Engeli Kararı Geldi

Eğer siz de bu yaz vize evraklarıyla boğuşmadan, sadece çantanızı alıp yola çıkmak istiyorsanız, yukarıdaki listeden en uygun ülkeyi seçebilir ve unutulmaz bir deneyime adım atabilirsiniz.

Vizesiz gidilebilen en ucuz ülkeler sayesinde artık seyahat etmek lüks değil, doğru planlamayla herkesin erişebileceği bir deneyim hâline geliyor. Özellikle genç gezginler, öğrenciler, balayı çiftleri ya da ilk kez yurt dışına çıkmak isteyenler için bu ülkeler; kültür, tarih, doğa ve uygun fiyat avantajlarını bir arada sunuyor. 2025 yılı itibarıyla döviz kurlarındaki dalgalanmalar ve vize süreçlerinin zorlaşması, bu tarz vizesiz rotaları çok daha cazip hâle getirdi. Üstelik bu ülkelerde Türk turistlere karşı duyulan sempati, dil bariyerini büyük ölçüde ortadan kaldırıyor. Uçak biletinden konaklamaya, yeme-içmeden gezilecek yerlere kadar pek çok alanda tasarruf edebilir; düşük bütçeyle yüksek tatil deneyimi yaşayabilirsiniz. Yola çıkmadan önce güncel giriş koşullarını ve döviz kurlarını kontrol etmeniz yeterli. Geriye sadece valizinizi hazırlamak ve pasaportunuzu almak kalıyor. Unutmayın: Dünya sizi bekliyor, sınırlar sadece haritada. Vizesiz gidilebilen en ucuz ülkeler rotasında keşfetmeye şimdi başlayın!


Okumaya Devam Et

Seyahat

Keşfedilmemiş Tatil Yerleri: Türkiye’de Hâlâ Kalabalıklaşmamış 7 Gizli Cennet

Paylaşıldı

on

By

Keşfedilmemiş tatil yerleri

Keşfedilmemiş tatil yerleri, son yıllarda artan kalabalık ve betonlaşmadan bunalan gezginlerin yeni gözdesi haline geldi. Türkiye’nin dört bir yanı, hâlâ bakirliğini koruyan, fazla kişi tarafından bilinmeyen doğa harikalarıyla dolu. Turizm merkezlerindeki kalabalıktan uzak, huzur dolu bir tatil arıyorsanız, bu içerikte size özel derlediğimiz liste tam size göre. Üstelik bu yerler yalnızca güzellikleriyle değil, özgün kültürleriyle de büyülüyor.

1. İnbükü Koyu (Marmaris, Muğla)

Muğla’nın Marmaris ilçesinde yer alan İnbükü Koyu, çam ormanlarının arasına gizlenmiş sakin ve huzurlu bir koydur. Elektrik ve su altyapısının olmaması sayesinde doğallığını koruyan bu alan, özellikle karavan ve çadır tatili yapmak isteyenler tarafından tercih ediliyor. Geceleri yıldızların altında uyuyup sabah denizin dalga sesiyle uyanmak isteyenler için eşsiz bir alternatif.

Keşfedilmemiş Tatil Yerleri

2. Sazak Koyu (Olimpos, Antalya)

Keşfedilmemiş tatil yerleri arasında yer alan Sazak Koyu’na yalnızca tekneyle ulaşılabiliyor. Olimpos’un biraz dışında kalan bu koy, berrak denizi ve etkileyici doğasıyla nefes kesiyor. Sahil boyunca kamp yapmak serbest; elektrik yok, internet yok, sadece siz ve doğa var.

Keşfedilmemiş tatil yerleri

3. Mazı Köyü (Bodrum, Muğla)

Bodrum’un merkezine yaklaşık 45 dakika uzaklıkta yer alan Mazı Köyü, deniz kenarında yer alan taş evleri, salaş balık restoranları ve doğal koyları ile öne çıkıyor. Kalabalık Bodrum plajlarından uzak durmak isteyenler için Mazı, tam anlamıyla bir kaçış noktası.

Keşfedilmemiş tatil yerleri

4. Kaleköy (Kekova, Antalya)

Kekova’nın hemen karşısında yer alan Kaleköy, hem tarihiyle hem de doğal güzellikleriyle büyüleyen bir köy. Ulaşımın yalnızca deniz yoluyla sağlanması, buranın sakinliğini korumasını sağlıyor. Batık şehir manzarası eşliğinde yapılan sabah kahvaltıları ise unutulmaz bir deneyim sunuyor.

Keşfedilmemiş tatil yerleri

5. Bördübet (Marmaris, Muğla)

Amazon ormanlarını andıran görüntüsüyle Bördübet, Marmaris’in en gizli kalmış köşelerinden biri. Kuş sesleri, gölgeli yürüyüş yolları ve çam ormanlarıyla çevrili bu bölge, özellikle doğa fotoğrafçıları ve kuş gözlemcileri için ideal bir destinasyon. Aynı zamanda butik oteller ve glamping alanları da mevcut.

Keşfedilmemiş tatil yerleri

6. Suluada (Adrasan, Antalya)

Antalya’nın Adrasan bölgesinden tekneyle ulaşılan Suluada, “Türkiye’nin Maldivleri” olarak anılıyor. İncecik beyaz kumları ve turkuaz rengi deniziyle sosyal medyada oldukça popüler olmasına rağmen hâlâ sakinliğini koruyor. Keşfedilmemiş tatil yerleri lis…

Keşfedilmemiş tatil yerleri

7. Akyaka Orman Kampı (Ula, Muğla)

Çadır kampı sevenlerin uğrak noktası olan Akyaka Orman Kampı, hem doğanın tam ortasında hem de şehirden uzak değil. Akçapınar sahiline çok yakın olan bu kamp alanı, yürüyüş rotaları ve bisiklet yollarıyla dikkat çekiyor. Akşamları kamp ateşi etrafında o…

Keşfedilmemiş tatil yerleri
Deprem Anında Hayat Kurtaran Bilgiler: Depremde Ne Yapılmalı, Sonrasında Neler Yapılmalı?

Keşfedilmemiş Tatil Yerleri Neden Bu Kadar Cazip Hale Geldi?

Son yıllarda artan turizm faaliyetleri, doğal alanların hızla betonlaşmasına yol açtı. Bununla birlikte kalabalık plajlar, yüksek fiyatlar ve gürültü kirliliği gibi faktörler de tatilcileri alternatif arayışlara itti. Keşfedilmemiş tatil yerleri bu nokt…

Bu bölgeler aynı zamanda sürdürülebilir turizm anlayışını destekliyor. Büyük zincir oteller yerine küçük pansiyonlar veya çadır alanları tercih edildiği için doğaya daha az zarar veriliyor. Ayrıca, bu destinasyonlarda harcamalar doğrudan yerel halka gid…


Tatil Planınızı Yapmadan Önce Dikkat Etmeniz Gerekenler

Keşfedilmemiş bir yere gitmeden önce bazı hazırlıklar yapmanız şart. Bu bölgelerde telefon sinyali zayıf olabilir, market ya da hastane gibi imkânlar bulunmayabilir. Bu nedenle yeterli gıda, su, ilk yardım malzemesi ve nakit para götürmeniz önerilir.

Ayrıca bu alanlarda çevreye zarar vermemeye dikkat etmelisiniz. Ateş yakmak, çöp bırakmak veya doğaya müdahale etmek bu bölgelerin korunmasını zorlaştırır. Sorumlu bir gezgin olmak, bu güzelliklerin gelecek nesillere aktarılması için büyük önem taşıyor.


Sonuç: Kalabalıktan Uzak, Doğaya Yakın Bir Tatil

Keşfedilmemiş tatil yerleri, sadece dinlenmek değil, aynı zamanda doğayla yeniden bağlantı kurmak isteyen herkes için biçilmiş kaftan. Türkiye’nin dört bir yanına dağılmış bu saklı cennetler, klasik tatil anlayışını terk edenlerin yeni rotası haline gel…

Bu yaz farklı bir şey deneyin. Rotanızı haritanın en popüler noktalarına değil, henüz çoğu kişinin adını bile bilmediği yerlere çevirin. Keşfetmenin büyüsünü gerçekten yaşamak istiyorsanız, keşfedilmemiş tatil yerleri sizi bekliyor.


Okumaya Devam Et

Seyahat

Venedik Neden Sular Üzerinde Yüzüyor? Bu Sıradışı Şehir Nasıl Ayakta Duruyor?

Paylaşıldı

on

By

Dünya üzerindeki en etkileyici şehirlerden biri olan Venedik, yalnızca tarihiyle değil, aynı zamanda eşsiz coğrafyasıyla da milyonları büyülüyor. Peki hiç düşündünüz mü, Venedik neden sular üzerinde yüzüyor gibi görünüyor? Cevap aslında hem şaşırtıcı hem de bilimsel gerçeklerle dolu.


Venedik: Kanallar Üzerine Kurulmuş Bir Mucize

İtalya’nın kuzeydoğusunda yer alan Venedik, Adriyatik Denizi’nin bir kolu olan Venedik Lagünü üzerine kurulmuştur. Bu lagün; tuzlu deniz suyunun tatlı nehirlerle karıştığı, sığ ve bataklık bir alan oluşturur. Şehir, 118 adanın üzerine inşa edilmiştir ve bu adalar yaklaşık 400 köprüyle birbirine bağlanır. Ancak asıl ilginç olan, bu adaların doğal zemin üzerine değil, ahşap kazıklar üzerine oturtulmuş olmasıdır. Venedik Neden Sular Üzerinde Yüzüyor? Bu Sıradışı Şehir Nasıl Ayakta Duruyor?

Venedik Neden Sular Üzerinde Yüzüyor?

Venedik’in Yüzen Şehir Algısının Gerçek Nedeni

Birçok kişi, Venedik’in sular üzerinde yüzen bir şehir olduğunu düşünür. Fakat bu bir yanılgıdır. Aslında Venedik yüzmüyor; yüzüyormuş gibi görünüyor çünkü yapıların çoğu doğrudan su seviyesinde. Bu görüntüyü yaratan ise binaların altındaki zemin sistemi.

Venedik neden sular üzerinde yüzüyor gibi görünür? Cevabı; binlerce yıl önce bataklık alana çakılan ağaç kazıklarında gizli. Bu kazıklar, lagünün oksijen açısından fakir sularında çürümeden sertleşmiş ve zamanla adeta taş gibi sağlam bir temel oluşturmuştur. Kazıkların üzerine taş bloklar, ardından da bugünkü yapılar yerleştirilmiştir.


Mimaride Doğa ile Mücadele: Venedik’in Akılcı Yapı Tekniği

Venedikliler, bu benzersiz yapılaşma sistemini 5. yüzyıldan itibaren uygulamaya başladı. Bataklık zemine doğrudan yapı inşa etmek mümkün olmadığından, dayanak olarak binlerce meşe, karaağaç ve ladin ağacı kazık kullanıldı. Bunlar denizin içine çakıldıktan sonra üstüne “Istrian taşı” denilen sağlam kireç taşları yerleştirildi. Böylece yüzeye hem sağlamlık hem de denge sağlandı.

Bu sistem sayesinde şehir, yüzyıllar boyunca ayakta kaldı. Ancak gelgitler, erozyon, turizm yoğunluğu ve iklim değişikliği gibi etkenler, bu “sabit yüzme hali”ni günümüzde tehdit eder hale geldi.

2025 yaz tatili önerileri

Venedik’in Geleceği Tehlikede mi?

Son yıllarda sık sık gündeme gelen “Venedik batıyor mu?” sorusunun temelinde iklim değişikliğine bağlı deniz seviyesindeki artışlar yatıyor. Su seviyesinin yükselmesiyle birlikte aqua alta adı verilen taşkınlar daha sık yaşanıyor. Bu durum, şehrin alt yapısını ve kültürel mirasını tehdit ediyor.

İtalya devleti ve yerel yönetimler, bu tehdidi bertaraf etmek için MOSE Projesi gibi dev dalgakıran sistemlerini devreye almış durumda. Ancak bu önlemler, Venedik’in “sular üzerinde yüzen şehir” imajını ve yapısal bütünlüğünü ne kadar daha koruyabilecek, bilinmiyor.


Venedik Neden Turistler İçin Büyüleyici?

Venedik’in yüzüyor gibi görünmesinin ötesinde, tarihi dokusu, gondol gezileri, San Marco Meydanı, Rialto Köprüsü ve muazzam mimarisi ile de dünya çapında cazibe merkezi olması şaşırtıcı değil. Ancak turistik ilginin artması da şehir için bir başka yük oluşturuyor. Yılda 20 milyonu aşan ziyaretçi, hem fiziki yapıya hem de ekolojik dengeye zarar verebiliyor.

venedik

Sonuç: Venedik Neden Sular Üzerinde Yüzüyor?

Teknik olarak hayır. Venedik neden sular üzerinde yüzüyor gibi görünüyor? Çünkü yüzyıllar önce çamur zemin üzerine çakılan kazıkların oluşturduğu temel sayesinde su seviyesinde duruyor. Bu “mühendislik harikası sistem”, Venedik’i hem yüzen bir şehir gibi gösteriyor hem de bu eşsiz mirasın bugüne kadar korunmasına olanak sağlıyor.

Ancak unutmamak gerekir ki; Venedik’in bu zarif dengesi tehdit altında. Eğer sürdürülebilir çözümler bulunmazsa, bu muhteşem şehir gelecekte gerçekten sular altında kalabilir.

Gelecek Nesiller Venedik’i Görebilecek mi?

Venedik, insanlık tarihinin en yaratıcı mühendislik çözümlerinden biriyle bugüne kadar ayakta kalmayı başardı. Ancak iklim krizi, artan turist baskısı ve yerel kaynakların yetersizliği bu zarif dengeyi her geçen gün daha da kırılgan hale getiriyor. Uzmanlar, bu hızla devam ederse Venedik’in gelecek yüzyılda sular altında kalabileceği uyarısında bulunuyor. Bu nedenle sadece İtalya değil, tüm dünya Venedik’i koruma sorumluluğuna sahip. “Venedik neden sular üzerinde yüzüyor?” sorusu yalnızca tarihi bir merak değil, aynı zamanda gelecekte çocuklarımıza bırakabileceğimiz bir mirasın sembolü hâline gelmiş durumda. Eğer sürdürülebilir turizm, iklim bilinci ve mimari restorasyon adımları zamanında atılmazsa, bu eşsiz şehir bir gün yalnızca kitaplarda kalabilir.

Okumaya Devam Et

Trendler

Copyright © 2024 Pinek Medya.