Kültür-Sanat

Doğu Roma’da Hayati Bir Rol Üstlenen Yerebatan Sarnıcı Osmanlı Döneminde Neden Âtıl Kaldı?

Paylaşıldı

on

İstanbul’un kalbinde yer alan Yerebatan Sarnıcı, bugün hem yerli hem de yabancı turistlerin en çok ilgi gösterdiği tarihi yapılardan biri. Ancak bu devasa yer altı yapısının hikâyesi yalnızca mimari bir başarı değil; aynı zamanda şehrin stratejik ihtiyaçlarına göre değişen dönemsel önceliklerin de bir yansımasıdır. Doğu Roma İmparatorluğu döneminde su temini açısından kritik bir rol oynayan Yerebatan Sarnıcı, Osmanlı döneminde ise dikkat çekici biçimde önemini kaybederek âtıl bir hale gelmiştir. Peki böyle bir yapı neden kullanılmadı? Bu değişimin siyasi, kültürel ve pratik nedenleri nelerdi?

Bu sorunun yanıtı, hem İstanbul’un su yönetim politikalarında hem de iki farklı uygarlığın şehir anlayışlarında gizlidir.

Roma’nın Su Mimarisi: Şehri Ayakta Tutan Devasa Altyapı

Konstantinopolis, 4. yüzyıldan itibaren Doğu Roma’nın başkenti olduğunda, şehir hızla büyümüş ve nüfusun su ihtiyacını karşılamak için kapsamlı bir altyapıya ihtiyaç duyulmuştu. Bu ihtiyaç doğrultusunda, Valens Kemeri gibi dev su yolları inşa edildi; bu kanallar Bizans’ın en uzak bölgelerinden su taşıyordu. Bununla birlikte, kuşatma senaryoları Bizans şehir planlamasında her zaman öncelikli bir konuydu. Şehrin haftalarca, hatta aylarca suya erişimini sürdürebilmesi için iç kısımda büyük su depoları—yani sarnıçlar—yapıldı.

Yerebatan Sarnıcı işte bu mantığın bir ürünüdür.

  • 140 metre genişliğinde, 70 metre uzunluğunda
  • 336 sütun üzerine oturan
  • 80.000 tonun üzerinde su depolayabilen

bu devasa yapı, Bizans’ın kuşatma günlerinde adeta hayat sigortası niteliğindeydi. Saray bölgesine yakın inşa edilmesi de tesadüf değildi: İmparatorluk yönetimi, savaş durumunda su kaynaklarının kesilme ihtimaline karşı kendini güvence altına almıştı.

Dolayısıyla Yerebatan Sarnıcı Bizans’ın hem stratejik bir yapısı hem de şehir planlamasının vazgeçilmez bir parçasıydı.

Peki Aynı Yapı Osmanlı Döneminde Neden Önemsizleşti?

Fetih sonrası uzun yıllar boyunca şehrin pek çok altyapı bileşeni Osmanlılar tarafından devralındı. Kimi yapılar restore edildi, kimi yapılar ise işlevini yitirdi. Yerebatan Sarnıcı’nın âtıl bırakılması ise iki ana sebebe dayanır:

1. Osmanlı’nın Kuşatma Tehlikesi Görmemesi: Stratejik İhtiyaç Değişti

Bizans döneminde sarnıçların en önemli işlevi, kuşatma altındaki şehrin su ihtiyacını karşılamaktı. Şehir haftalarca dış dünyadan kopabilir, su kemerleri düşman tarafından kesilebilir ve halk iç su depolarından beslenmek zorunda kalabilirdi.

Osmanlı dönemine geldiğimizde durum tamamen farklıydı.

• İstanbul artık kuşatılan değil, kuşatan bir devletti.

Osmanlı İmparatorluğu fetih sonrası yüzyıllar boyunca bölgenin hâkim gücü olduğu için herhangi bir şehir kuşatması ihtimali oldukça düşüktü.

• Kuşatma riskinin ortadan kalkması su depolarını gereksiz kıldı.

Devletin yönetim anlayışı pragmatikti: Eğer bir yapı aktif bir işlev görmüyorsa, bütçe ve personel ayrılmasına gerek duyulmazdı.

• Osmanlı su altyapısı tamamen farklı temeller üzerine kuruldu.

Külliyelere, mahallelere ve padişah emirleriyle yaptırılan hayrat çeşmelere su sağlayan sistem, akarsu ve kaynak suyu temelli idi.
Bu yüzden “depoda bekleyen su” fikrine ihtiyaç duyulmadı.

Bu stratejik değişim, Yerebatan Sarnıcı’nın öneminin doğal olarak azalmasına yol açtı.

2. Osmanlı Su Kültürü: Durağan Suya Sıcak Bakmayan Türk Geleneği

Yerebatan Sarnıcı’nın âtıl kalmasının ikinci temel nedeni kültürel ve hijyenik tercihlerdir.

• Türk su kültüründe akan su esastır.

Orta Asya’dan beri Türkler durağan suyu içmekten kaçınır. Akarsu—yani temiz, sürekli yenilenen su—hem dini hem sağlık açısından daha güvenilir görülürdü.

• Sarnıç suyu “durağan su” olarak kabul edilir.

Günlerce, aylarca aynı depoda bekleyen su, Osmanlı toplumunda tercih edilmezdi.

• Çeşme kültürü Osmanlı şehrini şekillendiren temel unsurlardan biri oldu.

Fatih döneminden itibaren şehrin birçok bölgesi su yolları, bentler ve kemerlerle beslenmeye başladı.
Mimar Sinan’ın su kemerleri ise bu sistemi neredeyse kusursuz bir seviyeye taşıdı.

Dolayısıyla Bizans’ın ihtiyaç duyduğu “şehir içi su stoğu” mantığı Osmanlı’nın kültürel ve pratik ihtiyaçlarıyla örtüşmedi.

Osmanlı Döneminde Yerebatan Sarnıcı Nasıl Kullanıldı?

Tamamen terk edilmiş bir yapı gibi görünse de Yerebatan Sarnıcı fetih sonrası tamamen kapatılmadı; sadece eski işlevini yitirdi. Osmanlı döneminde zaman zaman farklı amaçlarla kullanıldı:

• Selçuklu ve Osmanlı mimarları yapıyı zaman zaman kontrol etti, bakımlar uygulandı.

• İçindeki su seviyesinin düşmesiyle sarnıç bir süre balık havuzu gibi görülmeye başlandı.

Hatta bazı seyyahlar buradaki balıklardan bahseder.

• Bazı dönemlerde depo ya da soğuk hava alanı olarak işlev gördü.

Ancak hiçbir zaman Bizans dönemindeki stratejik rolüne geri dönmedi.

Yerebatan Sarnıcı’nın Osmanlı’da Âtıl Kalmış Olması Bir Kayıp mı?

Bu konu tartışmalıdır; çünkü mesele sadece bir yapıyı kullanıp kullanmamak değil, dönemin ihtiyaçlarını doğru okuyup okumamakla ilgilidir.

Osmanlı şehir planlaması farklı bir modele dayanıyordu:

  • akar su
  • kemer sistemi
  • mahalle çeşmeleri
  • sebiller
  • şadırvanlar

Bu model hem kültürel hem dini hem de hijyenik tercihlerle uyumluydu.

Dolayısıyla Yerebatan Sarnıcı’nın kullanılmaması, Osmanlı için bir kayıptan çok doğal bir tercih olarak görülebilir.

Modern Dönemde Yerebatan Sarnıcı: Yeniden Keşfedilen Bir Değer

  1. 19. yüzyılın ikinci yarısından itibaren İstanbul’a gelen Avrupalı seyyahlar, sarnıcın büyüleyici atmosferini keşfetmeye başladı. Rehber kitaplara, gravürlere ve fotoğraflara konu olan Yerebatan Sarnıcı, zamanla kültürel mirasın önemli bir parçası haline geldi.

Bugün ise:

  • özel ışıklandırması,
  • mistik atmosferi,
  • Medusa başlı sütunları,
  • eşsiz akustiği

ile dünyanın en çok ziyaret edilen yer altı yapılarından biri.

Osmanlı döneminde kullanımı azalan yapı, modern dönemde turistik ve kültürel değeriyle adeta yeniden doğurdu.

Google Maps’te Büyük Devrim: Gemini Destekli Yeni Özellikler Seyahat ve Keşif Deneyimini Baştan Yazıyor

Sonuç: Bir Yapının İşlevi, Dönemin İhtiyaçlarıyla Şekillenir

Yerebatan Sarnıcı’nın Osmanlı döneminde âtıl kalması şaşırtıcı gibi görünse de, dönemin stratejik ihtiyaçları ve su kültürü incelendiğinde oldukça mantıklı bir karar olduğu görülebilir.

  • Osmanlı kuşatma riski taşımıyordu.
  • Akar su kültürü durağan suya tercih ediliyordu.
  • Dolayısıyla sarnıçlara ihtiyaç kalmamıştı.

Bugün Yerebatan Sarnıcı, geçmişin iki büyük uygarlığının şehircilik anlayışlarını karşılaştırabileceğimiz benzersiz bir yapı olarak yaşamaya devam ediyor.

Trendler

Exit mobile version