Haberler
2025 asgari ücret zammı belli oldu!
Türkiye’de milyonlarca çalışanı ilgilendiren 2025 asgari ücret zammı açıklandı. Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nun gerçekleştirdiği toplantılar sonucunda, 2025 yılında geçerli olacak net asgari ücret 22.104 TL olarak belirlendi.
Asgari Ücretin Belirlenme Süreci
Asgari Ücret Tespit Komisyonu, işçi, işveren ve hükümet temsilcilerinden oluşan 15 kişilik bir heyetle Aralık ayında görüşmelere başladı. Yapılan değerlendirmeler ve ekonomik göstergeler ışığında, 2025 asgari ücrete %30 oranında zam yapılması kararlaştırıldı.
Brüt ve Net Asgari Ücret Detayları
2024 yılında net 17.002 TL olan asgari ücret, %30’luk zamla birlikte 2025 asgari ücret net 22.104 TL’ye yükseldi. Brüt asgari ücret ise 20.003 TL’den 26.004 TL’ye çıktı. Bu artış, çalışanların eline geçen net maaşın yanı sıra işverenlerin maliyetlerini de etkiledi.
İşveren Maliyeti ve Diğer Ödemeler
Asgari ücretteki artış, işverenlerin çalışan başına ödedikleri toplam maliyeti de artırdı. 2024 yılında bir işverenin asgari ücretli bir çalışan için ödediği toplam maliyet 20.003 TL iken, 2025 yılında bu rakam 26.004 TL’ye yükseldi. Bu maliyet, brüt ücretin yanı sıra SGK primi ve işsizlik sigortası primi gibi ödemeleri de içermektedir.

2025 Asgari Ücretin Diğer Ödemelere Etkisi
Asgari ücretteki artış, sadece çalışanların maaşlarını değil, aynı zamanda işsizlik maaşı, stajyer maaşı, askerlik maaşı ve en düşük Bağ-Kur primi gibi ödemeleri de etkiliyor. Örneğin, işsizlik maaşı, asgari ücretin brüt tutarına göre hesaplandığından, 2025 yılında işsizlik maaşı da artış gösterecek.
Zamlı Maaşların Ödenme Tarihi
2025 yılı için belirlenen zamlı asgari ücret, Ocak ayından itibaren geçerli olacak. Dolayısıyla, asgari ücretli çalışanlar zamlı maaşlarını ilk olarak Ocak ayında alacaklar. Bu durum, yaklaşık 7 milyon asgari ücretli çalışanı doğrudan ilgilendiriyor.
Asgari Ücretin Belirlenmesinde Etkili Faktörler
Asgari ücretin belirlenmesinde enflasyon oranları, ekonomik büyüme, işsizlik rakamları ve yaşam maliyeti gibi faktörler dikkate alınıyor. 2025 yılı için belirlenen %30’luk zam oranı, hükümetin enflasyon hedefleri ve ekonomik göstergeler ışığında belirlendi. Bu artış, çalışanların alım gücünü korumayı ve yaşam standartlarını iyileştirmeyi amaçlıyor.

Geçmiş Yıllarda Asgari Ücret Artışları
Geçmiş yıllarda asgari ücret artış oranları incelendiğinde, 2023 yılında %88,70’lik bir artış yapıldığı görülmektedir. 2024 yılında ise %49,11 oranında bir artış gerçekleştirilmiştir. 2025 yılında uygulanan %30’luk zam oranı, önceki yıllara kıyasla daha düşük olsa da, ekonomik dengeler ve enflasyon hedefleri göz önüne alındığında makul bir seviyede değerlendirilmektedir.
Asgari Ücretin Vergi ve Primlere Etkisi
Asgari ücretteki artış, gelir vergisi ve sosyal güvenlik primleri gibi kesintileri de etkiliyor. Brüt ücret üzerinden hesaplanan bu kesintiler, net maaşın belirlenmesinde önemli rol oynuyor. 2025 yılında brüt asgari ücretin artmasıyla birlikte, bu kesintiler de artacak, ancak net maaşta da belirgin bir yükseliş sağlanacaktır.
Asgari Ücret ve Sosyal Destekler
Asgari ücretin artması, sosyal desteklerin ve yardımların miktarını da etkileyebilir. Özellikle, asgari ücrete endeksli olan bazı sosyal yardımların tutarları, yeni asgari ücretle birlikte güncellenebilir. Bu durum, dar gelirli vatandaşların yaşam standartlarının iyileştirilmesine katkı sağlayacaktır.
Sonuç
2025 yılı için belirlenen 22.104 TL’lik net asgari ücret, çalışanların yaşam standartlarını iyileştirmeyi hedefleyen bir adım olarak değerlendiriliyor. Ancak, ekonomik koşullar ve enflasyon oranları göz önüne alındığında, bu artışın yeterliliği konusunda farklı görüşler bulunmaktadır. Asgari ücretin belirlenmesi sürecinde, hem işçi hem de işveren kesimlerinin talepleri ve ekonomik göstergeler dikkate alınarak dengeli bir karar alınması amaçlanmıştır.
Kültür-Sanat
Paranın 5000 Yıllık Tarihi: Lidya Sikkesinden Dijital Cüzdanlara Uzanan Büyük Dönüşüm
Para, insanlık tarihinin en güçlü icatlarından biridir.
Bir iletişim aracı değildir, bir silah değildir, bir giysi değildir…
Ama toplumları değiştirmiş, imparatorlukları yıkmış, küreselleşmeyi hızlandırmış ve bugün cep telefonlarımızın içindeki bir uygulamaya dönüşmüş kadar esnektir.
Paranın 5000 yıllık tarihi, aslında medeniyetin de tarihidir.
Bu hikâye; takasla başlayan, altın-gümüşle güçlenen, Lidya’da şekillenen, kâğıtla hızlanan, bankacılık ile kurumsallaşan, kripto parayla dijitalleşen ve bugün yapay zekâ destekli cüzdanlarla geleceğe yürüyen koca bir yolculuktur.
Şimdi bu devrimi adım adım inceleyelim.
Paranın 5000 yıllık Tarihi
1. Takas Sistemi: Paranın Doğmamış Hâli (MÖ 3000 – MÖ 2000)
Paranın ortaya çıkmasından önce insanlar takas sistemi kullanıyordu.
Bir çiftçi buğday verir, karşılığında keçi alır; bir çömlek ustası kap-kacak verir, karşılığında kumaş alırdı.
Ama bu sistemin iki temel sorunu vardı:
- Eşdeğerlik problemi: 10 kilo buğday bir keçiye denk mi?
- Karşılıklılık problemi: Senin elinde papuç var ama benim ihtiyacım yoksa ne olacak?
Bu problemler, insanları daha evrensel, daha pratik bir değişim aracına yönlendirdi.
Yani paraya…
2. İlk Para Formları: Tahıl, İnci, Koyun ve Metal Paranın Doğuşu
Başlangıçta para somuttu:
Mezopotamya’da tahıl, Mısır’da bira, Çin’de ipek, Afrika’da tuz para yerine geçiyordu.
Ancak toplumlar büyüdükçe bu nesneleri taşımak zorlaştı.
Bu nedenle metal nesneler, güç, dayanıklılık ve standartlaşma açısından daha cazip hâle geldi.
Derken tarih sahnesine Lidyalılar çıkıyor…

3. Lidya Sikkesi: Modern Paranın Doğuşu (MÖ 600)
MÖ 7. yüzyılda bugünkü Manisa & Salihli civarında yaşayan Lidyalılar, tarihteki ilk standart metal parayı bastı.
Bu paralar:
- Elektron adı verilen altın-gümüş karışımından yapılmıştı.
- Üzerinde kralın veya devletin mührü vardı.
- Sabit ağırlığa sahipti.
Bu üç özellik, modern paranın temel prensiplerini oluşturdu:
- Değer taşıma
- Değer saklama
- Değer ölçme
Lidya sikkesi sayesinde ticaret hızlandı, pazar kültürü gelişti, şehirleşme arttı ve medeniyet bir adım öne geçti.
Paranın 5000 yıllık tarihi işte burada bir dönüm noktası yaşadı.
4. Kâğıt Paranın Yükselişi: Çin’den Dünyaya (MS 700 – 1600)
Metal paranın ağırlığı arttıkça taşımak zorlaştı.
Bu nedenle ilk kâğıt para, MS 7. yüzyılda Çin’de basıldı.
Kâğıt para:
- Hafifti
- Taşınabilirdi
- Kolay çoğaltılabiliyordu
- Devlet garantisiyle güven veriyordu
Marco Polo’nun Çin’e yaptığı yolculuk sonrası Avrupa ilk kez kâğıt parayı tanıdı.
1600’lerde İsveç ve ardından diğer ülkeler kâğıt para basmaya başladı.
Kâğıt para, küresel ticaretin hızlanmasında devrim yarattı.
5. Bankacılık Sistemi: Paranın Kurumsallaşması (17. – 19. Yüzyıl)
Ticaret genişledikçe para saklamak, korumak ve aktarmak için güvenilir kurumlara ihtiyaç duyuldu.
Böylece bankalar doğdu.
Bankacılığın katkıları:
- Merkez bankaları aracılığıyla para birimi istikrara kavuştu
- Kredi sistemi gelişti
- Vadeli işlemler, faiz, borçlanma modelleri ortaya çıktı
- Uluslararası transfer sistemleri kuruldu
- Para “kağıt ve metalin ötesine geçen” bir kavram oldu
Para artık bir araç değil, bir finansal sistem haline gelmişti.

6. Altın Standardı: Dünyanın Ortak Para Dili (1870 – 1930)
- yüzyılın sonunda ülkeler paralarını altına endekslemeye başladı.
Bu sisteme Altın Standardı denildi.
Bu sayede:
- Paranın değeri devlet keyfine göre değişmiyordu
- Uluslararası ticaret güven kazanıyordu
- Dünya ekonomisi ortak bir dil konuşuyordu
Ne yazık ki savaşlar, ekonomik krizler ve devletlerin borçlanma ihtiyacı bu sistemi çökertti.
OpenAI’ın Kazancı Dudak Uçuklattı: Yapay Zekâ Darphane Gibi Para Basıyor!
7. Dijital Bankacılığın Doğuşu: Para Veri Oldu (1980 – 2000)
1980’lerle birlikte bilgisayar teknolojisi bankacılığı yeniden tanımladı.
Artık:
- EFT,
- Havale,
- Online bankacılık,
- Kredi kartı alışverişleri,
- Elektronik para transferleri
günlük hayatın parçası olmuştu.
Para artık görünmezdi, dijital bir bilgiydi.
8. Kripto Paralar: Paranın Özgürlük Arayışı (2008 – …)
2008 krizinden sonra dünya, mevcut finans sistemine güvenini sarsmıştı.
Tam da o dönem Satoshi Nakamoto, Bitcoin’i tanıttı.
Bitcoin ve diğer kripto paralar sayesinde:
- Para devletten bağımsızlaşmaya başladı
- Merkez bankası olmadan işlem yapılabildi
- Blockchain teknolojisi güveni matematikle sağladı
- Akıllı kontratlar yeni ekonomi modelleri doğurdu
Kripto para, paranın 5000 yıllık tarihinde ikinci Lidya etkisini yarattı:
Yeniden tanımlandı.
9. Dijital Cüzdanlar: Paranın Son Formu (2020 – …)
Bugün para, cebimizde değil; telefonlarımızda yaşıyor.
- Apple Pay
- Google Wallet
- Binance Wallet
- Papara
- PayPal
- Kripto soğuk cüzdanlar
Hepsi yeni bir finans ekosistemini oluşturdu.
Dijital cüzdanların avantajları:
- Temassız hızlı ödeme
- Kripto + fiat parayı aynı anda saklama
- Saniyelik transfer
- Yapay zekâ destekli harcama yönetimi
- Sıfır fiziksel risk (çalınma, kaybolma)
Para artık kağıt veya metal değil; bir veri, bir kod, bir uygulama.

10. Paranın Geleceği: Yapay Zeka & Evrensel Dijital Para
Para önümüzdeki 10 yılda ciddi bir dönüşüm daha yaşayacak.
Beklenenler:
- Merkez bankalarının dijital paraları (CBDC)
- Yapay zekâ destekli kişisel finans asistanları
- Tamamı blockchain tabanlı bir ekonomi
- Metaverse içinde kullanılan sanal paralar
- Kimlik doğrulamasız işlem teknolojisi
- Biyometrik ödeme sistemleri (Avuç içi, iris, yüz tanıma)
5000 yıl önce Lidya’da bir sikke ile başlayan yolculuk, bugün gözlerimizin önünde tamamen dijital bir çağa dönüşüyor.
Para Değişti, İnsanlık Değişti
Paranın 5000 yıllık tarihi, aynı zamanda insanlığın değişim hikâyesidir.
- Takas → ihtiyaç
- Metal → güç
- Kâğıt → hız
- Bankalar → güven
- Dijital → pratiklik
- Kripto → özgürlük
- Dijital cüzdanlar → geleceğin ekonomisi
Bugün baktığımızda para, artık bir metal değil, bir kâğıt değil, hatta bir fiziksel nesne bile değil…
Para:
Bir teknoloji, bir algoritma ve bir inanç sistemine dönüşmüş durumda.
Gelecekte para tamamen dijital olacak.
Belki fiziksel para yok olacak.
Belki de herkesin cebinde tek bir global dijital para olacak.
Ama ne olursa olsun:
Paranın 5000 yıllık tarihini anlamak, geleceği anlamanın en güçlü anahtarıdır.
Spor
Deniz Gül Kimdir, Aslen Nereli? Deniz Gül Hangi Takımda Oynuyor ve Mevkisi Ne? İşte Genç Yıldız Hakkında Merak Edilen Her Şey
Futbol dünyası her yeni sezonda keşfedilen genç yeteneklerle gündeme gelirken, son dönemin en çok konuşulan isimlerinden biri de hiç şüphesiz genç golcü Deniz Gül oldu. Hem güçlü fiziği hem de modern futbola uyum sağlayan oyun stiliyle dikkatleri üzerine çeken Deniz Gül, kısa sürede Avrupa’nın radarına girmeyi başarmış genç bir santrfor olarak tanınıyor. Henüz 20’li yaşlarının başında olmasına rağmen profesyonel arenada attığı adımlar, geleceğin yıldız adayları arasında gösterilmesini sağlıyor. Peki, Deniz Gül kimdir, nerelidir, hangi takımda forma giymektedir ve mevkii tam olarak nedir? İşte futbola ilgi duyan herkesin merak ettiği tüm detaylar…
Deniz Gül Kimdir? Futbolun Yeni Yüzlerinden Biri
2 Temmuz 2004 tarihinde İsveç’in başkenti Stockholm’de dünyaya gelen Deniz Gül, futbola çok küçük yaşlarda başlayan, disiplinli çalışma karakteri ve çok yönlü oyun anlayışıyla kısa sürede fark edilen bir isimdir. Futbola olan ilgisi çocukluk döneminde çevresinde sıkça dile getirilen bir gözlem haline gelirken, ilerleyen yaşlarda altyapı kulüplerine adım atmasıyla yeteneğini profesyonel şekilde geliştirmeye başlamıştır.
Her ne kadar Avrupa’da doğup büyümüş olsa da Gül’ün kökeni Türkiye’ye uzanmaktadır. Babasının Türk olması, futbolcuya hem iki kültür arasında bir bağ kazandırmış hem de isminin Türkiye’de daha geniş bir kitle tarafından takip edilmesini sağlamıştır. Çift kültürlü yapısı sayesinde İsveç futbol altyapısının disiplinini ve Türk futbol kültürünün duygusallığını harmanlayan bir oyuncu profiline dönüşmüştür.

Aslen Nereli? Kökeni ve Ailesi
Her ne kadar doğum yeri İsveç olarak bilinse de Deniz Gül’ün kökleri Türkiye’ye kadar uzanır. Babası Türk, annesi ise İsveçlidir. Bu nedenle genç oyuncu hem İsveç futbol altyapısının bilimsel ve disiplinli eğitiminden geçme fırsatı bulmuş hem de Türk kültürüyle bağını korumuştur.
Bu iki kültürün birleşimi, onun hem saha içi davranışlarına hem de oyun karakterine önemli katkılar sağlamıştır. Yaptığı açıklamalarda hem Türkiye’ye hem de İsveç’e bağlılık hissettiğini dile getiren genç yetenek, ileride hangi milli takımı seçeceği konusunda da geniş bir hareket alanına sahiptir.
Hangi Takımda Oynuyor? Profesyonel Kariyerinin Yolculuğu
Deniz Gül’ün profesyonel kariyerindeki en çarpıcı gelişme, Avrupalı dev kulüplerin akademilerinin radarına girmesiyle birlikte yaşanmıştır. Altyapı döneminde Hammarby gibi İsveç’in önemli kulüplerinde eğitim alan Gül, burada gösterdiği performansla birçok scout ekibinin dikkatini çekmiştir.
Genç oyuncu bugün Portekiz’in köklü kulüplerinden FC Porto’nun formasını giymektedir.
Porto’nun genç oyuncuları keşfetme ve geliştirme konusunda Avrupa’daki en başarılı takımlardan biri olduğu düşünüldüğünde, Deniz Gül’ün kariyerinde attığı bu adım ona önemli bir gelişim fırsatı sunmaktadır. Porto, geçmişte Pepe, Hulk, Deco, Falcao ve Luis Díaz gibi yıldızları dünyaya kazandırmış bir kulüptür. Aynı sistemin içinde yer almak, genç oyuncu için büyük bir avantaj taşımaktadır.
Mevkisi Ne? Forvet Mi?
Futbolseverlerin en çok merak ettiği sorulardan biri de “Deniz Gül hangi mevkide oynuyor?” sorusu. Genç oyuncu, doğal pozisyonu itibarıyla bir santrfor, yani forvettir. Modern futbolun gerektirdiği birçok özelliği bünyesinde barındırması, onun hem fiziksel hem taktiksel olarak güçlü bir profil oluşturmasını sağlar.
Oyun İçindeki Temel Özellikleri:
- 1.90’a yakın boyu sayesinde hava toplarında üst seviyede etkili.
- Ceza sahası içinde pozisyon alma becerisi yüksek.
- Bitiriciliği güçlü ve soğukkanlı vuruşlar yapabiliyor.
- Sırtı dönük oyunda takım arkadaşlarına alan yaratabiliyor.
- Kanatlara açılarak oyunu genişletme ve oyun kurma becerisi var.
- Hem hızlı hem de temaslı futbolda direnç gösterebiliyor.
Bu özellikler, onu sadece sabit bir hedef santrfor olmaktan çıkarıp, modern futbolda çok aranan “çok yönlü forvet” kategorisine taşıyor.
Genç Yıldızın Altyapı Serüveni: Disiplin ve Süreklilik
Deniz Gül’ün profesyonelliğe geçiş hikâyesinin merkezinde, erken yaşlarda başlayan altyapı eğitimi yer alıyor. İsveç’teki disiplinli futbol okulları, onun temel futbol bilgilerini edinmesinde önemli rol oynadı. Altyapıda gösterdiği hızlı gelişim, hem antrenörlerinin hem de scoutların dikkatini çekti.
Hammarby altyapısında oynadığı dönemlerde attığı goller, fiziksel kapasitesi ve oyunu okuma becerisiyle yaşıtlarından ayrıldı. Bunun ardından Avrupa’nın büyük kulüplerinin radarına girmesi, transfer sürecini hızlandırdı.

Oyun Stilini Öne Çıkaran Unsurlar
⭐ Fiziksel Dominasyon
Boyunun ve güçlü fiziğinin avantajıyla rakip savunmalar üzerinde ciddi bir tehdit oluşturur.
⭐ Bitiricilik Yeteneği
Ceza sahasında bulduğu pozisyonların büyük bölümünü gole çevirebilme potansiyeline sahiptir.
⭐ Uyum Yeteneği
Farklı taktik anlayışlara kolaylıkla adapte olabilir, hızlı karar verir.
⭐ Modern Forvet Profili
Hem statik bir 9 numara gibi oynayabilir, hem de hareketli, pres yapan, kanal koşusu atan bir modern santrfor rolüne uyum sağlar.
Gelecek Vaat Eden Bir Yıldız: Deniz Gül’ü Ne Bekliyor?
Porto gibi potansiyel oyuncular için doğru bir gelişim ortamı sunan kulüpte forma giymesi, Deniz Gül’ün kariyerinde ilerleyen yıllarda daha büyük liglere transfer olabileceği yönünde güçlü bir işaret kabul ediliyor.
Kariyerinde Öne Çıkabilecek 3 Büyük İhtimal:
- Porto’da gelişip Premier League veya Bundesliga gibi üst liglere transfer olması.
- Portekiz Ligi’nde düzenli oynamasıyla Avrupa kupalarında vitrine çıkması.
- Milli takım tercihini yaparak uluslararası arenada daha görünür hale gelmesi.
Deniz Gül şu anda hem Türkiye hem de İsveç milli takımı için potansiyel aday kategorisinde yer alıyor. Hangi milli takım formasıyla sahada olacağı merak konusu.

Deniz Gül’ün Güncel Bonservis Değeri
Genç oyuncunun güncel piyasa değerinin yaklaşık 4 milyon euro seviyesinde olduğu tahmin edilmektedir. Ancak genç yaşına rağmen sergilediği potansiyel, bu değerin ilerleyen dönemlerde hızla artabileceğini gösteriyor.
Porto’daki performansı devam ettiği takdirde bu değerin 10 milyon euro ve üzerine çıkması sürpriz olmayacaktır.
Van Gogh’un Fırça Darbeleri, Onu Diğer Ressamlardan Nasıl Ayırıyor?
Sonuç: Deniz Gül, Modern Futbolun Yeni Nesil Forvetlerinden Biri
Deniz Gül; fiziksel gücü, oyun zekâsı, çok yönlülüğü ve disiplinli altyapı eğitimiyle Avrupa sahnesinde parlamaya aday genç yeteneklerden biridir. Türk kökeni ve Avrupa disipliniyle harmanlanmış futbol yapısı, onu hem Türkiye’de hem de uluslararası futbol çevrelerinde ilgiyle takip edilen bir kimlik haline getirmiştir.
Henüz yolun başında olmasına rağmen Porto gibi büyük bir kulüpte forma giymesi, geleceğinin ne kadar parlak olduğunun göstergesidir. Önümüzdeki yıllarda ismini çok daha sık duyacağımız aşikârdır.
Haberler
Cloudflare çöktü: Küresel internet trafiği neden bir anda kilitlendi?
X, ChatGPT ve birçok popüler siteye erişim sorunları, internetin görünmeyen omurgasının ne kadar kırılgan olduğunu bir kez daha gösterdi.
18 Kasım 2025’te öğle saatlerinden itibaren dünya genelinde milyonlarca kullanıcı, sıkça ziyaret ettikleri web sitelerine girmekte zorlanmaya başladı. Sayfalar açılmıyor, “500 Internal Server Error” hataları artıyor, kimi uygulamalar hiç yanıt vermiyor, kimi de dakikalarca yükleniyor ama sonuç alınamıyordu. İlk başta kullanıcılar sorunun kendi internet servis sağlayıcılarında ya da cihazlarında olduğunu düşünse de kısa süre içinde tablo netleşti: Sorunun merkezinde, dünyanın en büyük internet altyapı sağlayıcılarından Cloudflare vardı.
Cloudflare neden bu kadar kritik?
Cloudflare, basitçe anlatmak gerekirse, internette gezdiğiniz sayfaların önemli bir kısmına “arka planda” dokunan dev bir ağ.
- Web sitelerine DDoS koruması,
- Güvenlik duvarı,
- CDN (içerik dağıtım ağı),
- DNS çözümleme
gibi hizmetler sunuyor.
Milyonlarca site – aralarında X (eski adıyla Twitter), bazı bankacılık servisleri, büyük e-ticaret siteleri, oyun platformları ve yapay zeka tabanlı hizmetler de var – trafiğini Cloudflare üzerinden geçiriyor. Bu yüzden Cloudflare tarafında yaşanan bir arıza, tek bir web sitesiyle sınırlı kalmıyor; zincirleme biçimde yüz binlerce siteyi ve servisi etkileyebiliyor.
Bu son olayda da benzer bir tablo ortaya çıktı. Kullanıcılar özellikle:
- “X çöktü mü?”
- “ChatGPT neden açılmıyor?”
- “Bir tek bende mi internet yavaş?”
gibi sorularla sosyal medyada ve forumlarda gündemi meşgul etmeye başladı. Ancak sorunun kaynağı bireysel değildi; altyapı katmanında, yani Cloudflare’in küresel ağında yaşanan bir teknik arıza vardı.

Resmi açıklama: “Global Network’te sorun tespit ettik”
Cloudflare, Türkiye saatiyle yaklaşık 14.48 sularında durumun farkında olduğunu belirten bir duyuru yayımladı. Şirket, küresel ölçekte hizmet veren Cloudflare Global Network üzerinde bir problem tespit edildiğini, bunun hem kendi sistemlerini hem de müşterilerine sundukları hizmetleri olumsuz etkilediğini açıkladı.
Açıklamada öne çıkan noktalar şöyle özetlenebilir:
- Birçok müşteriyi etkileyen yaygın 500 hata kodları gözlemleniyor.
- Sadece web siteleri değil, Cloudflare’in kendi Dashboard (yönetim paneli) ve API’leri de sorun yaşıyor.
- Teknik ekip, hatanın kaynağını tespit etmek ve etki alanını netleştirmek için acil durum prosedürünü devreye aldı.
- Sorun giderildikçe kullanıcıların normalden yüksek hata oranları görmeye devam edebileceği, ancak iyileşmenin kademeli olacağı belirtildi.
500 hatası, sunucu tarafında “beklenmeyen bir dahili hata” olduğu anlamına geliyor. Bu da çoğu zaman kullanıcı tarafında yapılabilecek pek bir şey olmadığını, problemin arka plandaki sistemlerden kaynaklandığını gösteriyor.
Sadece siteler değil, destek sistemleri de etkilendi
Arızanın ilginç taraflarından biri, Cloudflare’in müşterileriyle iletişim kurduğu kanalların da bu kesintiden payını almış olmasıydı. Şirket, kendi açıklamasında:
- Destek portalında sorunlar yaşandığını,
- Bazı müşterilerin açtıkları destek taleplerini görüntüleyemeyebileceğini,
- Yanıtların backend tarafında işlendiğini ancak arayüzde hatalar görülebileceğini
belirtti. Yani sadece sıradan kullanıcılar değil, hizmet alan şirketler de teknik destek almakta zorlandı.
Bu noktada Cloudflare, özellikle Business ve Enterprise segmentindeki müşterilere şu hatırlatmayı yaptı:
- Canlı destek sohbeti (live chat) üzerinden iletişim kurulabilir.
- Enterprise müşterileri, kritik durumlar için ayrılan acil telefon hattını kullanmaya devam edebilir.
Bu uyarılar, kesintinin ciddiyetini de dolaylı olarak gösteriyor. Zira böylesi durumlarda şirketler, kurumsal müşterilerini kaybetmemek için mümkün olan tüm iletişim kanallarını açık tutmaya çalışıyor.
Hangi platformlar etkilendi?
Cloudflare’in doğrudan müşterisi olan yüz binlerce site arasından, özellikle öne çıkan birkaç popüler servis şunlardı:
- X (Twitter): Birçok kullanıcı zaman akışını yenileyemedi, tweet gönderirken ya da medya yüklerken hata aldı.
- ChatGPT ve diğer yapay zeka servisleri: Bazı kullanıcılar hiç bağlanamadı, bazıları ise yanıt sürelerinin olağan dışı şekilde uzadığını bildirdi.
- Birçok haber sitesi, blog ve e-ticaret platformu da zaman zaman erişilemez hale geldi veya aşırı yavaşladı.
İnternette büyük çaplı kesintileri gerçek zamanlı takip eden kesinti izleme siteleri bile, ilk etapta bu arızadan etkilendi. Bu da sorunun ne kadar yaygın olduğunu gösteren çarpıcı bir ayrıntıydı.

İnternet neden bu kadar kırılgan görünüyor?
Bu tür olaylar yaşandığında en çok sorulan sorulardan biri şu oluyor: “Tek bir şirketin sorunu, nasıl olur da tüm internet deneyimimizi etkileyebilir?”
Bunun birkaç temel nedeni var:
- Merkezileşme:
CDN, DNS, DDoS koruması gibi kritik hizmetler, maliyet ve uzmanlık gerektirdiği için çok az sayıda dev şirket tarafından sağlanıyor. Cloudflare, bu alandaki en büyük oyunculardan biri. - Verimlilik – risk dengesi:
Web siteleri için Cloudflare kullanmak; hız, güvenlik ve maliyet açısından büyük avantajlar sağlıyor. Ancak bu, aynı zamanda “tek noktaya bağımlılık” anlamına geliyor. - Domino etkisi:
Örneğin bir haber sitesine doğrudan giremeseniz bile, oradaki resimler, reklamlar, takip kodları başka sunucularda, başka hizmet sağlayıcılarda olabilir. Birinde yaşanan problem, diğerini de zincirleme etkileyebiliyor. - DNS’nin rolü:
Cloudflare gibi şirketler sadece içerik dağıtmıyor, aynı zamanda alan adlarının IP adreslerine çevrilmesini sağlayan DNS hizmeti de sunuyor. DNS çökmeye başladığında, tarayıcı “bu site nerededir?” sorusuna yanıt bulamıyor.
Sonuç olarak, internet aslında birbirine bağlı bağımsız sistemlerden oluşsa da, bu sistemlerin önemli bir kısmı aynı omurgadan destek aldığı için, bir arızanın yankısı küresel hissediliyor.
Kullanıcılar ne yaşadı, ne yapmalıydı?
Kesinti süresince kullanıcıların büyük çoğunluğu:
- Sayfaların hiç açılmaması
- “500 Internal Server Error” veya “Host unreachable” gibi hatalar
- Uygulamaların “sunucuya bağlanılamıyor” uyarıları
- Ödeme sayfalarında yarım kalan işlemler
gibi problemlerle karşılaştı.
Böyle durumlarda yapılabilecekler sınırlı:
- Modemi, telefonu yeniden başlatmak genellikle sorunu çözmez; çünkü problem sizde değil, sunucudadır.
- VPN açmak bazı vakalarda işe yarayabilir, fakat Cloudflare’in küresel ağında sorun varsa bu da çoğu zaman çözüm olmaz.
- En mantıklısı, hizmet sağlayıcının ve ilgili platformların resmi kanallarından yapılan açıklamaları takip etmek ve kritik bir işlem yapmanız gerekiyorsa (banka transferi, online alışveriş vb.) sistem tamamen düzelene kadar beklemektir.

“Sorunu tespit ettik, düzelme başladı” açıklaması
Türkiye saatiyle 15.21 sularında yapılan yeni duyuruda Cloudflare, hizmetlerinde iyileşme gözlemlediklerini, fakat çalışmalar sürerken bazı müşterilerin normalden daha yüksek hata oranları görmeye devam edebileceğini belirtti.
Bu tür kesintilerde genellikle süreç şöyle işler:
- Sorunun fark edilmesi
- Kritik sistemlerin izole edilmesi ve trafiğin yeniden yönlendirilmesi
- Hatanın kaynağı olan yapılandırmanın, yazılım güncellemesinin veya donanım arızasının saptanması
- Geri alma (rollback) ya da kalıcı düzeltme uygulanması
- Kademeli olarak tüm veri merkezlerine yayılması
Cloudflare’in açıklamaları da bu klasik krize müdahale adımlarının işletildiğini gösteriyor.
Daha önce de benzer kesintiler yaşanmıştı
İnternet dünyası, büyük altyapı sağlayıcılarının zaman zaman yaşadığı benzer kesintilere yabancı değil. Daha önce:
- Büyük bir bulut sağlayıcısının veri merkezinde çıkan yangın,
- Yanlış yapılan bir ağ yönlendirme (BGP) güncellemesi,
- Hatalı bir yazılım dağıtımı,
gibi nedenlerle dünya çapında pek çok platform saatlerce erişilemez hale gelmişti. Son Cloudflare olayı da bu listeye yeni bir örnek olarak eklendi.
Her seferinde tartışma aynı yere geliyor: İnternetin geleceğinde daha dağıtık, daha dayanıklı altyapılara mı yatırım yapılmalı, yoksa verimlilik için büyük oyuncuların gücünden faydalanmak mı daha mantıklı?
Besin Zehirlenmesi Hissettiğinizde İlk Olarak Yapılması Gerekenler
Sonuç: Bir kesinti, internetin görünmeyen yüzünü gösterdi
Cloudflare’de yaşanan son arıza, sıradan kullanıcıyı doğrudan ilgilendiren iki gerçeği yeniden hatırlattı:
- İnternette gördüğümüz yüz, buzdağının sadece üst kısmı. Arkada çalışan dev altyapılar var ve bunlardan biri tökezlediğinde, günlük dijital alışkanlıklarımız bir anda sekteye uğrayabiliyor.
- “Her şey bulutta” dediğimiz çağda, birkaç büyük şirketin teknik sağlığı, neredeyse tüm dijital ekosistemin istikrarı anlamına geliyor.
Şirket yetkilileri sorunun büyük ölçüde kontrol altına alındığını söylese de, bu kesinti hem geliştiriciler hem de son kullanıcılar için önemli bir hatırlatma oldu: İnternet, sandığımız kadar “sihirli” değil; çok karmaşık ama bir o kadar da hassas bir makine. Ve bu makinenin Cloudflare gibi parçaları durduğunda, dünya bir süreliğine çevrimdışı kalabiliyor.
-
Kadın ve Moda3 hafta agoNeden günümüz ilişkileri artık daha zor? Nasıl sevilmeli, aşık olunmalı?
-
Dünya3 hafta agoİngiltere Kralı Charles’tan Tarihi Karar: Prens Andrew’un Tüm Kraliyet Ünvanları Geri Alındı
-
Teknoloji2 hafta agoChatGPT’yi Daha Pratik ve Verimli Kullanabilmenizi Sağlayacak Kısa İpuçları: Üretkenliği Zirveye Taşıyan Komutlar
-
Kültür-Sanat3 hafta agoArmageddon Savaşı Başladı Mı? Kıyamet Günü Öncesi Açılan Boyut Kapıları ve Uzaylı Gerçeği
-
Haberler3 hafta agoNew York’ta Tarihi Zafer: Yahudi Nüfusun Yoğun Olduğu Eyalette İlk Kez Bir Müslüman Aday, Zohran Mandani Seçimi Kazandı
-
Kültür-Sanat3 hafta agoRenklerin Solduğu Hayat: Modern Dünya Neden Renksizleşti?
-
Kültür-Sanat3 hafta ago2 Milyar Yıllık Meteoritte İnsan DNA’sı mı Bulundu? Aslında Uzaylı Biz Mi Uzaylıyız?
-
Yemek & Sağlık3 hafta agoBrezilya, Dünyanın En Büyük Kahve Üreticisi Olmayı Nasıl Başardı?
