Yemek & Sağlık
Ton Balığı Hakkında Bilmeniz Gereken 8 Önemli Gerçek: Hem Sağlıklı Hem Lezzetli!

Lezzetiyle sofraların yıldızı olan ton balığı, aynı zamanda içerdiği besin değerleriyle sağlıklı yaşamın da önemli bir parçasıdır. Özellikle doğal yöntemlerle okyanuslardan elde edilen Dardanel ürünleri, hem güvenilir hem de besleyici özellikleriyle dikkat çeker. Omega-3, yüksek protein oranı, düşük kalori ve güçlü antioksidanları ile bu besin kaynağı, sadece damak tadını değil, vücudu da doyurur.
İşte sağlıklı beslenmenin vazgeçilmezlerinden biri olan bu deniz ürününe dair merak edilen 8 önemli bilgi:
1. Yüksek Protein, Sağlıklı Yağ Asitleri
140 gramlık zeytinyağlı bir porsiyon ton balığı, ortalama 101 mg Omega-3 ve 21 gram protein içerir. Bu miktar, günlük protein ihtiyacının %40’tan fazlasını karşılar. Aynı zamanda düşük kalorili olması, kilo kontrolü açısından avantaj sağlar.

2. Doğal Ortamlardan Sofraya
Dardanel markası ton balığı, Hint ve Atlantik Okyanusu’nun temiz sularından elde edilen doğal kaynaklı ürünleriyle öne çıkar. Kullanılan avcılık yöntemleri çevreye zarar vermez ve ürünlerin doğallığını korur.
3. Genç Balıklardan Gelen Tazelik
Ürünlerde genellikle “Yellowfin” ve “Skipjack” gibi genç, açık renkli ve lezzetli balık türleri tercih edilir. Ortalama 3-7 kg arası olan bu canlılar, hem tazelik hem de tat açısından oldukça zengindir.
4. Şeffaflıkta Bir İlk: Balığını Sorgula
Dardanel, 2017 yılından bu yana kutulara eklediği özel kodlarla tüketicilere ürünü sorgulama imkânı sunuyor. Dardanel.com.tr üzerinden girilen bu kod sayesinde balığın hangi gemide, ne zaman ve hangi okyanusta avlandığı öğrenilebiliyor.
5. Türkiye’de Tüketim Düşük Seviyede
Yıllık kişi başı tüketim Türkiye’de 310 gram iken, Avrupa ve Amerika’da bu rakam 3.5 kg seviyelerinde. Ortadoğu ülkelerinde ise ortalama tüketim 2 kg civarında. Bu fark, bilinçli tüketimin önemini ortaya koyuyor.

6. Bağışıklık Sistemine Güçlü Destek
Zengin Omega-3 içeriğine ek olarak selenyum, B12, D vitamini, demir ve potasyum gibi besin öğeleri sayesinde vücudun bağışıklık sistemi desteklenir. Aynı zamanda tokluk hissi vererek gereksiz atıştırmalara karşı etkili bir alternatif sunar.
7. Mutfakta Çok Yönlü Bir Malzeme
Salatalardan sandviçlere, makarnalardan pizzalara kadar farklı tariflerde kullanılabilir. Kolay hazırlanması sayesinde hem yoğun iş günlerinde hem de sağlıklı tariflerde vazgeçilmez hale gelmiştir.
8. Cam Kavanozda Özel Sunum: Ton Bonfile
Dardanel’in premium serisi olan Ton Bonfile, balığın en seçkin kısmından hazırlanır ve soğuk sıkım zeytinyağıyla harmanlanır. Türkiye’de ilk kez cam kavanozda sunulması, ürünün doğallığını ve kalitesini yansıtır.

Sağlıklı Yaşam İçin Akıllı Seçim
Bu besin yalnızca pratik bir ürün değil, aynı zamanda dengeli beslenmenin de temel taşlarından biridir. Doğal kaynaklardan elde edilen ve yüksek kalite standartlarında üretilen Dardanel ürünleri, günlük öğünlere sağlık katarken, çevre dostu üretim anlayışıyla da geleceğe yatırım yapar.
Sofranıza Sağlık Katmak Elinizde: Ton Balığını Doğru Tanıyın, Doğru Tüketin
Sağlıklı beslenme her geçen gün daha fazla önem kazanırken, besin tercihlerimiz hem yaşam kalitemizi hem de beden sağlığımızı doğrudan etkiliyor. Bu noktada, ton balığı gibi yüksek besin değeri taşıyan, güvenilir kaynaklardan elde edilen ürünler hem pratik hem de faydalı bir seçenek sunuyor. Sadece sporcuların ya da diyet yapanların değil; çocuklardan yaşlılara kadar herkesin günlük öğünlerinde yer verebileceği bu lezzet, doğru üretim yöntemleriyle buluştuğunda çok daha kıymetli hale geliyor.
Dardanel’in uzun yıllara dayanan deneyimi, ürünlerini sadece konserve olarak değil, sağlıklı yaşamın bir parçası olarak konumlandırıyor. “Balığını Sorgula” sistemiyle tüketiciye tam şeffaflık sunan marka, her kutunun arkasında bir hikâye olduğunu gösteriyor. Hangi okyanusta, hangi gemiyle, hangi tarihte avlandığını bilerek tüketilen bir ürün, güven duygusunu da beraberinde getiriyor.
Ayrıca ton balığının yalnızca lezzetli ve doyurucu değil, çevreye saygılı üretimle sunulması da sürdürülebilirlik açısından önemli. Sağlıklı bireyler, bilinçli seçimlerle şekillenir. Bu seçimler de küçük adımlarla başlar: Bir salatanın içine eklenen birkaç parça doğal içerikli deniz ürünü, hem vücudumuza hem de geleceğimize yapılan bir iyiliktir.
Unutmayın; sağlık raflarda değil, doğru tercihlerde saklıdır. Sofranıza koyduğunuz her ürün bir karardır. O kararı bilgiyle, kaliteyle ve doğallıkla verin.
Yemek & Sağlık
Sürekli Aynaya Bakma Hastalığı Yayılıyor mu? ‘Refleksif Bozukluk’ Alarm Veriyor!

Dijital çağın yükselişiyle birlikte psikolojik sınırlarımız da zorlanıyor. Son yıllarda adını daha sık duymaya başladığımız “sürekli aynaya bakma hastalığı”, yani bilimsel adıyla Refleksif Bozukluk, özellikle gençler arasında alarm veriyor. Sosyal medyanın ve dış görünüş baskısının etkisiyle gelişen bu davranış, yalnızca basit bir alışkanlık değil; uzmanlara göre bir tür takıntı, hatta ciddi psikolojik bir rahatsızlık haline gelmiş durumda.
📱 Sosyal medya aynaya bağımlı hale getiriyor
Instagram, TikTok, Snapchat gibi mecralar; bireyleri her an kamera karşısında mükemmel görünmeye zorluyor. Filtrelerle kusursuz hale getirilen yüzler ve vücutlar, gençleri gerçeklikten uzaklaştırıyor. Bu durum zamanla bireyde “gün içinde sürekli aynaya bakma ihtiyacı” geliştiriyor. Yani, bir nevi “dijital aynayla özdeşleşme sendromu” yaşanıyor.
Psikolog Dr. Ece Uzun’a göre, bu durumun temelinde beden algısı bozukluğu, sosyal medya bağımlılığı ve özgüven eksikliği gibi faktörler yatıyor. Uzun, “Kendini yalnızca filtrelenmiş haliyle kabullenen bireyler, gerçek yansımasıyla yüzleşmekten kaçıyor” diyerek durumun ciddiyetine dikkat çekiyor.

👁️ Refleksif Bozukluk nedir, belirtileri nelerdir?
Refleksif Bozukluk, bireyin gün içinde defalarca aynaya bakma, görünüşünde sürekli kusur arama ve bu davranışı durduramama halidir. Sıklıkla şu belirtilerle kendini gösterir:
- Günde 10’dan fazla kez aynaya bakmak
- Aynada kendini uzun uzun incelemek, poz vermek
- Dışarı çıkmadan önce saatlerce aynada kontrol yapmak
- Kendi görüntüsünden tatmin olmamak
- Sosyal medyada sık sık “selfie” paylaşma ihtiyacı
- Başkalarının görünüşleriyle kendini kıyaslamak
Bu belirtiler uzun vadede özgüven kaybı, anksiyete bozukluğu, hatta sosyal fobiye yol açabiliyor.
📊 Gençlerde durum vahim
Yapılan bir araştırmaya göre 18-25 yaş arası gençlerin %64’ü gün içinde aynaya 10’dan fazla kez baktığını, %37’si ise “aynaya bakmadan evden çıkmam” düşüncesine sahip olduğunu belirtti. Katılımcıların büyük çoğunluğu, sosyal medyada beğeni almak için fiziksel görünüşünü sürekli gözden geçirme ihtiyacı hissettiğini de kabul etti.
Üstelik bu durum sadece kadınları değil, erkekleri de etkiliyor. Erkek bireylerde “kaslı görünme”, “cilt pürüzsüzlüğü” gibi takıntılar nedeniyle aynaya bakma alışkanlığı giderek artıyor. Erkek influencer’ların estetik müdahalelere yönelmesi de gençleri bu davranışa özendiriyor.
🧠 Psikolojik temeli ne?
Refleksif Bozukluk’un temelinde benlik algısında bozulma yatıyor. Birey kendisini yalnızca idealize edilmiş haliyle kabul edebiliyor. Özellikle ergenlik döneminde gelişen bu davranış biçimi, ilerleyen yaşlarda kişilik bozukluklarına dahi yol açabiliyor.
Uzmanlara göre, bu durum Narsistik Kişilik Bozukluğu ya da Beden Disformik Bozukluğu ile karıştırılmamalı. Refleksif Bozukluk genellikle sosyal medya etkisiyle geçici ama kronikleşme riski taşıyan bir rahatsızlık. Tedavi edilmezse takıntılı davranışlara dönüşebiliyor.

💡 Çözüm mümkün mü? İşte uzman önerileri
Bu davranışın farkına varmak, çözüm sürecinin ilk adımı. Uzmanlar şu adımları öneriyor:
- Aynaya bakma süresi sınırlandırılmalı: Bilinçli olarak bu davranışı kısıtlamak, takıntının önüne geçebilir.
- Dijital detoks uygulanmalı: Sosyal medya kullanımını azaltmak ya da geçici olarak bırakmak, dış görünüş baskısını hafifletir.
- Ayna karşısında kendini olumlu ifade etme egzersizleri yapılmalı.
- Profesyonel psikolojik destek alınmalı. Bu davranış bozukluğu, terapi ile kontrol altına alınabilir.
🔍 Toplum nereye gidiyor? Görünüş mü, kişilik mi?
Estetiğin ön plana çıktığı günümüzde bireyler, içsel gelişim yerine dış görünüşe yatırım yapıyor. Bu eğilim, sadece bireysel değil toplumsal bir sorun hâline geliyor. Toplumun genelinde oluşan “güzel görünmek her şeydir” algısı, Refleksif Bozukluk gibi psikolojik rahatsızlıkların artmasına neden oluyor.
Sosyal medyada rol modeller olarak görülen fenomenlerin filtreli ve sahte içerikleri, gençlerin gerçeklik algısını bozuyor. Aynaya bakarken yalnızca bir yansıma değil, sosyal medyada aldıkları beğenilerin karşılığı olan bir ‘değer’ görüyorlar. Bu değer düşerse, özgüvenleri de sarsılıyor.
📌 Sonuç: Ayna dost mu, düşman mı?
Sürekli aynaya bakma hastalığı, yani Refleksif Bozukluk; dijital çağın görünmez salgınlarından biri olabilir. Bu rahatsızlık sadece psikolojik değil, sosyal yaşamı da derinden etkileyen bir boyuta ulaşmış durumda. Görünüşe değil, öz-değere yatırım yapmanın önemini anlamak; hem bireyler hem de toplum için sağlıklı bir geleceğin temelini oluşturabilir.
Yemek & Sağlık
Deja Vu Nedir? Bilinçaltımızdan Gelen Şaşırtıcı Bir Mesaj mı?

Hayatınızın bir anında, daha önce hiç bulunmadığınız bir yerde kendinizi sanki o anı daha önce yaşamış gibi hissettiniz mi? İşte bu garip ve gizemli his, bilim dünyasında “deja vu” olarak adlandırılır. Peki, deja vu nedir? Gerçekten geçmişten gelen bir mesaj mı, yoksa beynimizin küçük bir oyunundan mı ibaret?
Deja Vu Nedir? Kısaca Tanımı
Deja vu nedir, Fransızca’da “zaten görülmüş” anlamına gelen bir ifadedir. Kişi, yaşadığı bir anı daha önce deneyimlemiş gibi hisseder. Ancak bu deneyimin ne zaman ve nerede gerçekleştiğini hatırlayamaz. Genellikle birkaç saniye sürer ve kişi, bu durumun gerçekliğini sorgularken kendini hafif tedirgin hissedebilir.
Bilim insanları deja vu’yu beynin kısa süreli hafıza ile uzun süreli hafıza arasında oluşan geçici bir “kısa devre” olarak açıklamaktadır. Bu, beynin yeni bir bilgiyi geçmişte yaşanmış gibi algılamasına neden olur.
Deja Vu Neden Meydana Gelir?
Deja vu’nun kesin nedeni hâlâ tartışmalıdır, ancak en yaygın kabul gören bilimsel açıklamalar şunlardır:
- Nörolojik nedenler: Beynin hipokampus ve temporal lob bölgelerinde oluşan sinyal karışıklıkları, deja vu hissine yol açabilir. Özellikle epilepsi hastalarında sıkça raporlanır.
- Yorgunluk ve stres: Aşırı yorgunluk, zihinsel bulanıklık ve yoğun stres altında beyin, bilgiyi işleme sürecinde hata yapabilir.
- Dikkat eksikliği: İlk anda algılanamayan bir görüntü veya bilgi, birkaç saniye sonra fark edildiğinde “zaten görmüştüm” hissi yaratabilir.
- Bilgi çakışması: Beyin, geçmişte izlenen bir film sahnesi veya okunan bir kitabı anımsayarak mevcut anı ile eşleştirebilir.
Deja Vu Ne Kadar Sık Görülür?
Araştırmalar, insanların yaklaşık %60-70’inin hayatlarında en az bir kez deja vu deneyimi yaşadığını ortaya koymaktadır. Özellikle 15–25 yaş arası bireylerde daha sık görülmektedir. Bunun nedeni, genç bireylerin daha aktif bir hafıza ve hayal gücüne sahip olması olabilir.

Deja Vu ve Sağlık Arasındaki Bağlantı
Deja vu nedir sorusuna verilen yanıtlardan biri de sağlığımızla ilgilidir. Bu his genelde zararsızdır. Ancak sık sık tekrar ediyorsa, özellikle baş dönmesi, baş ağrısı veya bilinç kaybı gibi semptomlarla birlikte geliyorsa bir nöroloji uzmanına başvurmak önemlidir. Çünkü bu durumlar bazı epileptik bozuklukların ya da diğer nörolojik sorunların belirtisi olabilir.
Psikolojik Açıdan Deja Vu
Bazı uzmanlar deja vu’yu sadece biyolojik değil, aynı zamanda psikolojik bir fenomen olarak da değerlendirir. Bastırılmış anılar, geçmişte yaşanan travmalar ya da bilinçaltına atılan bilgiler, bazı tetikleyicilerle yeniden gün yüzüne çıkabilir. Bu durum da deja vu hissini güçlendirebilir.
Deja Vu Yaşadığınızda Ne Yapmalısınız?
Her deja vu anı bir sağlık sorununa işaret etmez. Ancak bu hissi yaşadığınızda kendinize şu soruları sormak faydalı olabilir:
- Son zamanlarda yeterince uyudum mu?
- Stres seviyem ne durumda?
- Bu hissi ne kadar sıklıkla yaşıyorum?
Bu sorulara verdiğiniz yanıtlar, yaşadığınız hissin olağan mı yoksa dikkat edilmesi gereken bir durum mu olduğunu anlamanıza yardımcı olabilir.
Sonuç: Deja Vu Nedir ve Ne Anlama Gelir?
Deja vu nedir, sorusunun cevabı kişiden kişiye değişebilir. Kimileri için sadece ilginç bir bilinç oyunu, kimileri içinse metafizik bir mesaj olarak değerlendirilebilir. Ancak bilimsel gerçeklik, deja vu’nun çoğunlukla beynimizin hafıza mekanizmalarındaki küçük çaplı senkronizasyon hatalarından kaynaklandığını ortaya koyuyor.
Bu deneyim her ne kadar kısa süreli olsa da, insanın varoluşunu ve bilincini sorgulamasına neden olabiliyor. Bu yönüyle deja vu, sadece bir nörolojik durum değil; aynı zamanda felsefi bir tartışmanın da kapılarını aralıyor.

Deja Vu Hissini Nasıl Yorumlamalıyız?
Deja vu, her ne kadar tıbbi ya da bilimsel bir açıklaması olan bir durum gibi görünse de, insan zihninin sınırlarını merak edenler için oldukça ilgi çekici bir konudur. Bazıları bu anları geçmiş yaşamlardan izler olarak yorumlarken, kimileri rüyaların bir tür yansıması olduğunu düşünür. Ancak önemli olan, bu hissi yaşarken paniğe kapılmadan zihinsel durumumuzu gözlemleyebilmek. Düzenli uyku, sağlıklı bir yaşam tarzı ve stres kontrolü, deja vu sıklığını azaltmada etkili olabilir. Eğer bu durum sıklaşıyorsa ve günlük hayatınızı etkilemeye başlıyorsa, bir uzmana başvurmak en sağlıklı adım olacaktır. Unutmayın, beynimiz hala tam anlamıyla çözülememiş bir evren kadar gizemli. Bu gizemli hissin ardındaki sır perdesi aralandıkça, insan zihninin ne kadar derin ve karmaşık olduğu bir kez daha ortaya çıkıyor.
Yemek & Sağlık
Deprem Anında Hayat Kurtaran Bilgiler: Depremde Ne Yapılmalı, Sonrasında Neler Yapılmalı?

📅 30 Haziran 2025 | Güncel Afet Bilgilendirmesi
Türkiye’nin en önemli gerçeklerinden biri olan deprem gerçeği, sadece Marmara değil, tüm ülke genelinde milyonlarca insanın doğrudan karşılaşabileceği bir afet tehdididir. Bu nedenle “depremde ne yapılmalı?” sorusu, her vatandaşın cevabını çok iyi bilmesi gereken bir sorudur. Bilinçli bireyler, yalnızca kendi yaşamlarını değil, sevdiklerinin hayatını da kurtarabilir. Bu yazımızda, deprem öncesi, anı ve sonrası için uygulanması gereken adımları detaylıca ele alıyoruz.
📍 Deprem Öncesinde Hazırlık Şart
Uzmanlar, “depremde ne yapılmalı” sorusunun ilk yanıtının hazırlıklı olmak olduğunu söylüyor. Deprem sırasında panik yapmamak ve doğru adımları atabilmek, ancak önceden yapılan hazırlıklarla mümkün olur. Peki bu hazırlıklar neler?
- Deprem çantası hazırlayın. İçerisinde su, kuru gıda, fener, yedek piller, ilk yardım seti, düdük, yedek kıyafet, hijyen ürünleri ve kimlik fotokopileri bulundurulmalı.
- Mobilyaları sabitleyin. Evdeki dolap, raf, televizyon gibi devrilme riski olan eşyaları sabitleyin.
- Toplanma alanınızı öğrenin. E-devlet üzerinden mahallenize en yakın AFAD toplanma alanını kontrol edin.
- Aile afet planı yapın. Aile bireyleri ile bir acil durum planı hazırlayın ve herkesin uygulayabileceğinden emin olun.
🔴 Deprem Anında Ne Yapılmalı?
Sarsıntı başladığında panik yapmak, en büyük tehlikelerden biridir. Bu anda yapılması gereken temel hareket, “Çök-Kapan-Tutun” kuralına göre davranmaktır. İşte adım adım deprem sırasında yapmanız gerekenler:
- Çökün: Diz çökerek kendinizi olabildiğince küçültün.
- Kapanın: Başınızı ve boynunuzu koruyacak şekilde kapanın.
- Tutunun: Sağlam bir nesneye tutunarak düşmemeye çalışın.
Pencere kenarlarından, devrilebilecek eşyalardan, merdivenlerden ve asansörlerden kesinlikle uzak durun. Dışarıdaysanız açık bir alanda durun. Bina yakınından, direklerden ve ağaçlardan uzaklaşın. Araçtaysanız durun, kemerinizi takın ve araç içinde kalın.

🕒 Deprem Sonrası İlk Dakikalar
Deprem sona erdiğinde tehlike bitmiş olmaz. Çünkü hasar görmüş binalar çökebilir, gaz kaçağı veya elektrik yangınları yaşanabilir. “Depremde ne yapılmalı?” sorusunun cevabı burada da devam ediyor:
- Gaz, su ve elektrik vanalarını kapatın.
- Etraftaki yaralılara yardım edin, ancak yerinden oynamış kişilere dikkatli müdahale edin.
- Cep telefonunuzu gereksiz kullanmayın. Acil yardım hatları meşgul olmamalı.
- Binanız ağır hasar aldıysa asansör kullanmadan dışarı çıkın.
- Artçı sarsıntılar yaşanabileceği için dikkatli olun, güvende olduğunuzdan emin olmadan binaya dönmeyin.
🏞 Toplanma Alanları Nerede?
AFAD ve yerel belediyeler tarafından belirlenen toplanma alanları, deprem sonrası vatandaşların güvenli şekilde toplanabileceği açık alanlardır. E-Devlet sistemi üzerinden kendi adresinize en yakın toplanma noktası bilgisine ulaşabilirsiniz.
Bu alanlarda yardım ekipleri toplanır, temel ihtiyaçlar karşılanır ve bilgi akışı sağlanır. Eğer toplanma alanınız yoksa en yakın açık spor alanı, okul bahçesi ya da park gibi alanlara yönelmeniz önerilir.

🔋 Acil Şarj ve Haberleşme Hizmetleri
Deprem sonrasında en büyük sorunlardan biri de iletişimdir. GSM operatörleri aşırı yüklenmeden dolayı çalışmayabilir. Bu nedenle cep telefonları yalnızca acil durumlar için kullanılmalı, düşük güç modunda tutulmalıdır. Belediyeler ve özel firmalar tarafından kurulan acil mobil şarj istasyonları, özellikle büyük şehirlerde kritik öneme sahiptir.
Ankara, İstanbul, İzmir, Bursa gibi şehirlerde belirlenen toplanma noktalarına güneş enerjili mobil şarj üniteleri yerleştirilmiştir. Bu alanlardan vatandaşlar ücretsiz olarak yararlanabiliyor.
👨👩👧 Psikolojik Hazırlık da Şart
Deprem sadece fiziksel değil, psikolojik anlamda da büyük bir travmadır. Özellikle çocuklar, yaşlılar ve engelli bireyler için bu süreç çok daha zorlu geçebilir. Aileler, çocuklarına depremi oyunlaştırarak anlatmalı, onları korkutmadan eğitmeli. Psikolojik ilk yardım uygulamaları da unutulmamalıdır.
“Depremde ne yapılmalı?” sorusu aslında yaşamın her alanına yayılan bir bilinçtir. İş yerlerinde, okullarda, kamu alanlarında yapılacak düzenli tatbikatlar bu bilincin yerleşmesini sağlar.
📊 Sonuç: Bilgi Hayat Kurtarır
Türkiye gibi bir deprem ülkesinde yaşarken “depremde ne yapılmalı?” sorusuna verilecek yanıtlar hayat kurtarır. Bu yüzden deprem bilinci, sadece afet anında değil, her an hazır olunması gereken bir sorumluluktur. Unutmayın, hazırlıklı olmak panikten daha güçlüdür.
-
Haberler3 hafta ago
Yeni İletişim Başkanı Burhanettin Duran Kimdir? Fahrettin Altun Görevi Bıraktı.
-
Kültür-Sanat3 hafta ago
Bu Sene En Çok İzlenen Netflix Dizileri: Türkiye ve Globalde Zirvede Neler Var?
-
Eğlence2 hafta ago
iShowSpeed Kimdir, Gerçek Adı Ne, Kaç Yaşında, Nereli? Türkiye Ziyareti Olay Oldu!
-
Haberler3 hafta ago
Yiğit Bulut Hayatını Kaybetti: Kimdir, Hangi Görevlerde Bulundu, Gündem Olan Sözleri Neydi?
-
Yemek & Sağlık3 hafta ago
Deja Vu Nedir? Bilinçaltımızdan Gelen Şaşırtıcı Bir Mesaj mı?
-
Teknoloji2 hafta ago
Geleceğin Meslekleri 2025: Yapay Zekadan Etkilenmeyen 10 İş Alanı
-
Teknoloji3 hafta ago
WiFi Açıkken Uyumak Vücudunuza Neler Yapıyor? Gerçekler Şaşırtabilir!
-
Teknoloji3 hafta ago
Grok Soruşturması Başladı! Ankara’dan Erişim Engeli Kararı Geldi