Haberler
Ayşe Barım Tutukluluk Halinin Devamına Karar Verildi! Bugünkü Duruşmanın Detayları

Gezi Parkı protestolarını organize ettiği iddiasıyla yargılanan menajer Ayşe Barım, bugün ilk kez hakim karşısına çıktı. İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmada, savcılık talebi doğrultusunda tutukluluk halinin devamına karar verildi.
Duruşmanın Öne Çıkan Gelişmeleri
- Barım, 27 Ocak’ta “Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya teşebbüse yardım” suçlamasıyla tutuklanmıştı. Hakkında 22 yıl 6 aydan 30 yıla kadar hapis cezası talep ediliyor bianet.org+1gazeteoksijen.com+1instagram.com+8yenisafak.com+8gazeteoksijen.com+8.
- Savcı, Barım’ın tutukluluk halinin devamını isterken, mahkeme bu talebi kabul etti. Sonraki duruşma 1 Ekim 2025’e ertelendi yenisafak.com+1yenicaggazetesi.com.tr+1.
- Duruşmaya destek için katılanlarla birlikte salonda dikkat çeken önemli ünlü isimler vardı: Serenay Sarıkaya, Birkan Sokullu ve Ezgi Mola gibi isimler Barım’ı desteklemek için adliyede yer aldı instagram.com+8yenisafak.com+8milliyet.com.tr+8.
Ayşe Barım İlk Kez Hakim Karşısında
Barım, duruşmada iddiaları reddetti. “162 gündür tutukluyum”, “İddianame, emniyetteki ifadelerimden oluşuyor; lehime deliller dosyaya eklenmedi” ifadelerini kullandı bianet.org+4milliyet.com.tr+4gazeteoksijen.com+4.
Ayrıca kalp problemleri ve beyin anevrizması gibi ciddi sağlık sorunları yaşadığını belirtti; ancak tahliye talebi reddedildi instagram.com+6bianet.org+6gazeteoksijen.com+6.

Tanıklar Arasında Sürpriz İsim: Metin Yıldız
Duruşmada tanık dinlenenler arasında oyuncu Metin Yıldız da vardı. TRT’de rol alan Yıldız’ın tanıklığı, sürpriz bir gelişme olarak öne çıktı yenisafak.com+3onedio.com+3gazeteoksijen.com+3.
Sağlık Durumu ve Tahliye Talebi
Barım’ın avukatları, müvekkilinin kalp ve beyin rahatsızlıkları nedeniyle serbest bırakılması gerektiğini savundu. Ancak mahkeme bu başvuruyu dikkate almadı milliyet.com.tr+5bianet.org+5yenicaggazetesi.com.tr+5.
Ne Zaman Başlayacak?
- Bir sonraki duruşma: 1 Ekim 2025
- Mahkeme, tutukluluğun makul bir süre içinde devam etmesini uygun bulduğunu açıkladı yenisafak.com+1yenicaggazetesi.com.tr+1yenicaggazetesi.com.tr+1medyascope.tv+1.
Gazeteciler ve Hukuk Camiasından Yorumu
Duruşma sonrası bağımsız kaynaklar, Barım’ın ileri gelen sağlık sorunlarına rağmen tutuklu yargılanmasının hukuki süreç açısından dikkatle takip edilmesi gerektiğini vurguladı instagram.com+8bianet.org+8gazeteoksijen.com+8.
Neden Bu Kadar Önemli?
Bu dava, Gezi Parkı süreciyle bağlantılı yargılamalar için sembolik bir örnek oluşturuyor. Barım’ın tutukluluğunun devam etmesi, siyasi ve hukuki tartışmaları beraberinde getiriyor. Ayrıca Gezi Parkı yargılamalarında benzer konumdaki isimlerin geleceğine dair bir gösterge olarak görülüyor.
🔍 Özet Tablo
Konu | Detay |
---|---|
Suçlamalar | Gezi Parkı eylemlerini organize etmek, hükümeti devirmeye teşebbüs (22.5–30 yıl hapis) |
Mahkeme | İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi |
Tutukluluk Kararı | Devam kararı verildi; sonraki duruşma 1 Ekim 2025 |
Sağlık Şikayetleri | Kalp hastalığı, beyin anevrizması; tahliye talebi reddedildi |
Ünlü Destekçileri | Serenay Sarıkaya, Ezgi Mola, Birkan Sokullu, Metin Yıldız (tanık olarak) |
Bu gelişmeler ışığında hem hukuk camiasının hem kamuoyunun gözü, 1 Ekim’deki bir sonraki duruşmada olacak.
Ayşe Barım davası, yalnızca hukuki yönüyle değil, kamuoyunun güven duygusunu da etkileyen bir mesele hâline geldi. Özellikle sosyal medyada geniş yankı uyandıran olay, toplumsal adalet beklentisinin ne kadar yüksek olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi. Vatandaşlar, yargı sürecinin şeffaf ve hızlı işlemesini talep ederken; davaya ilişkin detaylar her geçen gün daha çok merak konusu oluyor. Kamuoyunda oluşan bu baskı, mahkeme heyetinin daha dikkatli ve titiz bir değerlendirme yapmasını da beraberinde getirdi.
Ayşe Barım’ın tutuklanması, yalnızca adli bir süreç değil, aynı zamanda medya ve kamuoyu tarafından da yakından takip edilen bir toplumsal mesele hâline geldi. Mahkeme salonunda yaşananlar kadar dışarıda, sosyal medya platformlarında yapılan yorumlar da sürecin seyrini etkiliyor. Özellikle bazı siyasi ve sosyal çevrelerin bu davayı sembolik bir örnek olarak ele alması, olayın yalnızca bir bireyin suçu olup olmadığına dair tartışmaları gölgede bırakıyor. Hukuki sürecin adil bir şekilde yürütülmesini isteyenler olduğu kadar, kararın siyasi saiklerle verildiğini düşünenler de var. Bu durum, Türkiye’de adalet sistemine duyulan güvenin ne kadar hassas bir dengede olduğunu ve benzer davalarda kamuoyunun etkisinin ne kadar büyük olabileceğini bir kez daha gösteriyor.
Öte yandan, davanın ilerleyen aşamalarında tanık beyanlarının da süreci önemli ölçüde etkilemesi bekleniyor. Ayşe Barım’ın avukatları, suçlamaların asılsız olduğunu savunurken; savcılık makamı, dosyadaki mevcut delillerin tutukluluğun devamı için yeterli olduğunu vurguluyor. Önümüzdeki duruşmalarda, bilirkişi raporları ve dijital inceleme sonuçlarının da mahkemeye sunulması planlanıyor. Ayrıca, olayla bağlantılı olduğu iddia edilen bazı kişilerin ifadeye çağrılması da söz konusu olabilir. Bu gelişmeler ışığında, kamuoyunun beklentisi adaletin gecikmeden, tarafsız ve eksiksiz bir şekilde tecelli etmesi yönünde şekilleniyor. Tüm gözler şimdi bir sonraki duruşma gününde olacak.
Spor
Baba Hüsnü Kimdir? Beşiktaş’ın, Türk Futbolunun ve İstihbaratının Efsanesi ve Gizli Kahramanı

Türk futbol tarihinin unutulmaz isimlerinden biri olan Baba Hüsnü, yalnızca sahada gösterdiği performansla değil, perde arkasında yürüttüğü görevlerle de hafızalara kazınmıştır. Gerçek adıyla Hüsnü Savman, hem Beşiktaş’ın efsane sol beki hem de Türk istihbaratına katkı sağlayan gizli bir kahraman olarak anılıyor.
Futbolla Başlayan Efsane
1908 yılında Balıkesir’in Gönen ilçesinde doğan Hüsnü Savman, genç yaşta futbola olan ilgisiyle dikkat çekti. Kariyerine Beşiktaş’ta başlayan Savman, kısa sürede takımın vazgeçilmezlerinden biri haline geldi. 1927–1943 yılları arasında siyah-beyazlı formayı tam 294 kez terletti ve bu süreçte 42 gol kaydetti. Sol bek pozisyonunda oynayan Baba Hüsnü, zaman zaman hücuma verdiği destekle de takımına katkı sundu.

Kendine has stili, liderlik özelliği ve hırslı yapısıyla Beşiktaş taraftarlarının gözünde bir efsaneye dönüştü. Lakabı da buradan geliyor: Takım arkadaşları ve taraftarlar ona duydukları saygıyı “Baba Hüsnü” diyerek gösteriyorlardı.
Milli Formayla Görev: 1936 Berlin Olimpiyatları
Hüsnü Savman yalnızca kulüp düzeyinde değil, milli takım seviyesinde de ülkesine hizmet etti. 1936 yılında Türkiye’yi temsilen Berlin Olimpiyatları’nda forma giydi. Hem saha içindeki yeteneği hem de disiplinli duruşuyla Türk futbolunun yüz akı oldu.
Futbolun Ötesinde Bir Misyon: İstihbarat Görevleri
Baba Hüsnü’nün hayatındaki asıl sıra dışı hikâye ise futbolun dışındaki gizli görevlerinde saklı. Dönemin istihbarat birimleri tarafından “sessiz bir görev adamı” olarak tanımlanan Savman, özellikle 1930’lu yıllarda Türk istihbaratı için çalıştı.
Anlatılanlara göre Baba Hüsnü, Sovyetler Birliği’nden gelen futbolcu Konstantin Shchegotsky ile temasa geçerek onun Türkiye’ye kazandırılması sürecinde aktif rol oynadı. Hikâyeye göre Shchegotsky, İstanbul’da bir organizasyona davet edilip bazı özel görüntülerle etkilenerek Türk istihbaratının işbirliği teklifini kabul etti. Bu operasyonda Baba Hüsnü’nün ismi perde arkasında kilit rol oynayan isimlerden biri olarak geçiyor.
İtiraf Belgelerinde Geçen İsim: Baba Hüsnü
Sovyet futbolcusu Shchegotsky’nin ilerleyen yıllarda KGB sorgularında verdiği ifadelerde Baba Hüsnü’nün ismi yer aldı. İfadelerde, Savman’ın istihbarat adına bazı görevlerde bulunduğu ve kendisine yönlendirme yaptığı belirtilmişti. Bu da futbolcunun yalnızca saha içinde değil, devlet güvenliği açısından da önemli işlerde görev aldığını ortaya koyuyordu.

Çift Yönlü Yaşam: Kahramanlık ve Sessizlik
Hem sporcu hem de devlet görevlisi olmak kolay değil. Ancak Baba Hüsnü, bu iki zıt rolü büyük bir ustalıkla yürüttü. Sahada mücadele eden bir sol bek, saha dışında ise istihbarat ağı içinde sessizce hareket eden bir ajan. Bu yönüyle Baba Hüsnü, Türk futbol tarihinde eşi benzeri olmayan bir karakterdir.
Erken Veda: Hayatının Son Yılları
Baba Hüsnü’nün hayatı ne yazık ki uzun sürmedi. 1945 yılında, yalnızca 37 yaşında hayatını kaybetti. Genç yaşta aramızdan ayrılan bu özel insan, ardında büyük bir miras bıraktı. Onun adı Beşiktaşlılar için hâlâ saygıyla anılırken, milli güvenlik camiası için de unutulmaz bir figürdür.
Baba Hüsnü’nün Mirası Nedir?
Hüsnü Savman’ın hikâyesi, Türk spor tarihinin en sıra dışı anlatılarından biridir. Onu sadece başarılı bir futbolcu olarak tanımlamak eksik kalır. Aynı zamanda vatanı için sessizce görev yapmış, önemli süreçlerde rol almış bir gizli kahramandır.
Bugün bile Beşiktaş taraftarları onu sevgiyle anarken, tarihçiler onun hem sahadaki oyununu hem de perde arkasındaki görevlerini hayranlıkla inceliyor. Baba Hüsnü’nün hayatı, hem futbolculara hem de genç nesillere örnek olacak türden.
Türk futbolunun ilk dönemlerinde forma giyen bazı isimler, sadece sahada gösterdikleri başarılarla değil, toplumsal rollerindeki etkileriyle de hafızalara kazındı. 1930’lu yıllar Türkiye’sinde futbolcular, çoğu zaman hem gençliğin rol modeli hem de devletin temsilcisi konumundaydı. O dönemlerde bir oyuncunun disiplini, duruşu ve halkla ilişkisi en az futbol yeteneği kadar önemsenirdi. Birçok futbolcu, yalnızca sporda değil; kültürel ve hatta siyasi alanlarda da görev aldı. Bu yönüyle spor, yalnızca bir oyun değil; milli bir duruşun temsil biçimi hâline gelmişti.
İstanbul’un dar sokaklarında başlayan futbol serüveni, zamanla ülkenin en stratejik şehirlerine uzanan bir misyona dönüştü. Özellikle yurtdışı bağlantılı olaylarda, oyuncular bazen bir elçi, bazen bir rehber olarak görev aldı. Bu isimlerden biri, kritik görüşmelerde tercümanlık yaparken; bir diğeri, uluslararası organizasyonlarda diplomatik bağlantılar kurmakla meşguldü. Saha dışında yürütülen bu görevler, o yıllarda sporun ne denli hayati bir araç olarak kullanıldığını ortaya koyar. Dışarıdan bakıldığında bir maçtan ibaret gibi görünen karşılaşmaların arka planı, çoğu zaman büyük devlet stratejilerinin bir parçasıydı.
Haberler
Türkiye’de Orman Yangınları Alarm Veriyor: İzmir, Bilecik, Hatay ve Daha Fazlası Alevlerle Mücadele Ediyor

Yaz Aylarıyla Birlikte Türkiye’de Orman Yangınları Yükselişte
Yaz aylarının etkisini artırdığı Temmuz 2025’te, Türkiye’de orman yangınları yeniden gündemin ilk sıralarına yerleşti. Özellikle sıcaklıkların 40 dereceyi aştığı Ege ve Akdeniz bölgelerinde yangın riski ciddi ölçüde artarken, ülkenin dört bir yanından alev haberleri gelmeye başladı. İzmir, Hatay, Bilecik, Manisa ve Sakarya yangınlarla mücadele ediyor.
İzmir’de Dev Tahliye Operasyonu: 50 Bin Kişi Bölgeden Uzaklaştırıldı
İzmir’in Menderes, Karaburun ve Urla ilçelerinde çıkan orman yangınları kısa sürede kontrol dışına çıktı. Rüzgârın etkisiyle hızla yayılan alevler hem ormanlık alanları hem de yerleşim bölgelerini tehdit etti. İzmir Valiliği ve AFAD iş birliğiyle 50 bini aşkın vatandaş tahliye edildi.
Tarım ve Orman Bakanlığı, yangına 15 uçak, 40 helikopter, 250 arazöz ve 2.000’den fazla personel ile müdahale edildiğini açıkladı. Yangın büyük ölçüde kontrol altına alınırken, 1.800 hektarlık alan küle döndü.

Hatay’da Kuş Cenneti Tehlikede
Geçmiş yıllarda da sık sık yangınlarla mücadele eden Hatay, bu yıl da aynı kabusla karşı karşıya. Özellikle Samandağ ve Belen bölgelerinde çıkan yangınlar, doğal yaşam alanları ve kuş cennetlerini tehdit ediyor. Uzmanlar, Hatay’daki bazı orman ekosistemlerinin bir daha toparlanamayacak kadar zarar gördüğünü belirtiyor.
Bilecik ve Sakarya’da Alevler Sanayi Bölgelerine Yaklaştı
Bilecik’te çıkan yangın, organize sanayi bölgelerine yaklaşarak büyük endişe yarattı. Bölgede çok sayıda sera, tarım arazisi ve birkaç küçük atölye yangında hasar gördü. Sakarya’da ise tekstil üretimi yapan bir fabrika yangından etkilendi.
İtfaiye ekipleri ve gönüllüler, yangının sanayi tesislerine sıçramaması için insan zinciri kurarak müdahale etti.
Yangınların Sebebi Ne? İklim Krizi mi Sabotaj mı?
Uzmanlara göre Türkiye’de orman yangınlarının artışındaki başlıca sebepler arasında yüksek sıcaklık, düşük nem, insan ihmali ve sabotaj ihtimali yer alıyor. Özellikle Ege ve Akdeniz bölgelerinde 45°C’yi bulan sıcaklıklarla birlikte nem oranının %10’un altına düşmesi, alevlerin hızla yayılmasına neden oluyor.
Ayrıca sabotaj ihtimali de ciddi şekilde araştırılıyor. Güvenlik güçleri İzmir’de çıkan bazı yangınlarla ilgili soruşturma başlattı. Bölgedeki bazı güvenlik kameraları incelenmeye alındı.

Giriş Yasakları ve Uyarılar Artıyor
Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada, yangın riski bulunan İzmir, Manisa, Balıkesir, Antalya ve Mersin gibi illerde ormanlara girişin yasaklandığı duyuruldu. Bu yasaklar 1 Ağustos’a kadar sürecek.
Yetkililer ayrıca vatandaşlara;
- Piknik sonrası ateşin mutlaka söndürülmesi,
- Ormanlık alanlara cam şişe veya sigara izmariti atılmaması,
- Anız yakılmaması konusunda uyarılarda bulundu.
Yangınla Mücadelede Son Durum
İl | Müdahale Durumu | Tahliye Sayısı | Etkilenen Alan |
---|---|---|---|
İzmir | Kısmen kontrol altında | 50.000+ | 1.800 hektar |
Hatay | Devam ediyor | 7.000+ | 900 hektar |
Bilecik | Kısmen söndürüldü | 2.500+ | 500 hektar |
Sakarya | Tehlike sürüyor | 1.000+ | 300 hektar |
“Ağaçlar Sessizce Yanıyor, Biz Susamayız!”
Doğa savunucuları ve çevre örgütleri sosyal medya kampanyalarıyla yangınlara dikkat çekiyor. “#AğaçlarYanıyor”, “#OrmanlarİçinKonuş” gibi etiketlerle binlerce kullanıcı yetkililere daha etkili mücadele çağrısında bulunuyor.
Ayrıca bazı çevreciler, orman alanlarının imar projelerine açılmasından sonra yangınların arttığını ileri sürüyor. Bu iddialar henüz resmi makamlarca doğrulanmış değil.
Türkiye’de Orman Yangınları Herkesin Meselesi
Yangınların önlenmesi yalnızca kurumların değil, herkesin ortak sorumluluğudur. Bir izmarit, bir cam parçası ya da söndürülmemiş bir ateş, binlerce dönümlük yaşam alanını yok edebilir. Bu nedenle Türkiye’de orman yangınları, yalnızca yaz aylarının değil, her dönemin farkındalık konusudur.
Türkiye’de orman yangınlarıyla mücadele sadece alevlerle değil, aynı zamanda ihmalle, duyarsızlıkla ve bilinçsizlikle de yapılıyor. Her bir vatandaşın ormana ve doğaya karşı sorumluluğu, yaz aylarında daha da hayati hale geliyor. Unutulmamalıdır ki kaybedilen her ağaç, sadece yeşil bir yaprak değil; bir canlının yuvası, bir çocuğun geleceği, bir toplumun nefesidir. Bu nedenle hep birlikte, ormanlarımızı korumak ve gelecek nesillere yaşanabilir bir Türkiye bırakmak için harekete geçmeliyiz. Çünkü doğa bir miras değil, emanet.
Haberler
Temmuz Zammı Belli Oldu: Memur ve Emekliye Yeni Maaşlar Ne Kadar Oldu?

Türkiye’de milyonlarca memur ve emeklinin beklediği Temmuz zammı sonunda netleşti. Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) açıkladığı Haziran ayı enflasyon verileriyle birlikte, 2025 yılının ikinci yarısında memur, memur emeklisi, SSK ve Bağ-Kur emeklilerinin alacağı maaş artış oranları belli oldu.
Table of Contents
TÜİK Verileri Zam Kapısını Açtı
TÜİK’in 3 Temmuz 2025 tarihinde açıkladığı verilere göre, Haziran ayında aylık enflasyon %1,37, yıllık enflasyon ise %35,05 olarak gerçekleşti. Bu veriler ışığında, yılın ilk altı ayında oluşan toplam TÜFE oranı SSK ve Bağ-Kur emeklilerinin maaşlarına doğrudan yansıdı.
SSK ve Bağ-Kur Emeklisine %16,67 Zam
Ocak-Haziran döneminde gerçekleşen altı aylık enflasyon verileri şöyle:
- Ocak: %5,03
- Şubat: %2,27
- Mart: %2,46
- Nisan: %3,00
- Mayıs: %1,53
- Haziran: %1,37
Bu veriler doğrultusunda hesaplanan toplam zam oranı %16,67 oldu. Böylece SSK ve Bağ-Kur emeklilerinin maaşlarında kayda değer bir artış gerçekleşti.

Memur ve Memur Emeklisine %15,56 Zam
Memur ve memur emeklileri için zam oranı sadece enflasyon verisine değil, aynı zamanda toplu sözleşme zammına da dayalı olarak hesaplanıyor. Haziran ayı itibariyle memurların enflasyon farkı %10,07 olarak belirlendi. Buna ek olarak toplu sözleşmeden gelen %5’lik zam da eklendiğinde, memur ve memur emeklileri %15,56 zam alacak.
Yeni Maaş Tabloları Açıklandı
Zam oranlarının belli olmasının ardından, yeni maaşlar da hesaplandı. İşte en düşük maaşlar:
- En düşük memur maaşı: 45.527 TL → 52.611 TL
- En düşük memur emeklisi maaşı: 19.617 TL → 22.669 TL
Bu hesaplamalara aile yardımı dahil edilirken; ek ders, döner sermaye, yabancı dil tazminatı gibi ek ödemeler dahil edilmedi.
Aile yardımı hesaplamalarında çalışmayan eş ve iki çocuk (biri 0–6 yaş grubunda olmak üzere) baz alındı.
En Düşük Emekli Maaşına Zam Sinyali
Temmuz zammı ile birlikte özellikle düşük maaş alan emeklilerin beklentisi daha da arttı. Hâlihazırda 14.469 TL olan en düşük emekli maaşı için düzenleme yapılması bekleniyor. Gözler, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan’ın açıklamalarına çevrildi.
Bakan Işıkhan, “3 Temmuz’da açıklanan TÜFE oranı ile birlikte karar süreci başlayacak. Hazine ve Maliye Bakanımız ile Cumhurbaşkanı Yardımcımız Cevdet Yılmaz başkanlığında yapılacak toplantı sonrasında teklif Meclis’e sunulacak.” ifadelerini kullandı.

Temmuz Zammı Sosyal Hayata Nasıl Yansıyacak?
Zam oranlarının açıklanmasıyla birlikte, başta kira ve temel gıda harcamaları olmak üzere birçok alanda ekonomik planlamalarını yenilemek zorunda kalan memur ve emekliler için bu artış önemli bir rahatlama sağladı. Ancak uzmanlar, zamların artan enflasyon karşısında hâlâ sınırlı bir etki yaratabileceğini savunuyor.
Özellikle sabit gelirli kesimin satın alma gücündeki erimenin telafisi için ek düzenlemeler yapılması gerektiğine vurgu yapılıyor. En düşük emekli maaşı için beklenen yeni düzenlemenin, Meclis’te kabul edilmesi durumunda, maaş skalasında yukarı doğru bir dengeleme olabileceği belirtiliyor.
Ek Gözlemler ve Beklentiler
Ekonomistler, yılın ikinci yarısında enflasyonun seyrine göre yeni düzenlemeler olabileceğine dikkat çekiyor. Ayrıca memurlar için 2025 yılı 3. çeyrekte ek göstergeler, yan ödemeler ve yeni teşviklerin de gündeme gelebileceği konuşuluyor.
Temmuz zammı sonrası oluşacak ekonomik tablo, kamu çalışanlarının harcamalarını doğrudan etkileyebileceği için kredi ve konut faizleri de yakından takip ediliyor.
Zam Oranları Emekli ve Memur İçin Ne Anlama Geliyor?
Uzmanlara göre bu zam oranları, özellikle temel tüketim harcamalarında ciddi artışlar yaşayan dar ve sabit gelirli vatandaşlar için kısmi bir nefes alma imkânı sunuyor. Ancak artan gıda, enerji ve kira giderleri dikkate alındığında, Temmuz zammı maaşlara yansısa da gerçek alım gücünde hissedilir bir artış sağlamayabilir. Bu nedenle bazı sendikalar ve ekonomi çevreleri, yılın son çeyreğinde ek zam ya da enflasyon farkı düzenlemesi yapılması gerektiğini savunuyor. Gözler şimdi, Hükûmetin atacağı adımlar ve Meclis’te görüşülecek yeni sosyal düzenlemelerde.
En Düşük Emekli Maaşı Artacak mı?
Emekli vatandaşların en çok merak ettiği konulardan biri de en düşük emekli maaşına yönelik ek düzenleme olacak. Şu an için 14.469 TL seviyesinde olan bu tutarın, özellikle yüksek enflasyon ve yaşam maliyetlerindeki artış nedeniyle yetersiz kaldığı görüşü yaygın. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, bu konuda bir çalışmanın sürdüğünü belirtti. Olası bir düzenleme ile en düşük maaşın 17.000–18.000 TL seviyelerine çıkarılması gündemde. Bu durum, özellikle tek geliri emekli maaşı olan aileler için bir rahatlama sağlayabilir. Ancak bütçe dengeleri, Meclis görüşmeleri ve ekonomik hedefler bu kararın netleşmesinde belirleyici olacak.
-
Haberler2 hafta ago
Anoreksiya hakkında bilinmeyenler! Nihal Candan’ın Vefatına Yol Açan Anoreksiya Nedir?
-
Kültür-Sanat3 hafta ago
Şehzade Mustafa, İdamına Giden Yolu Kendi Mi Açtı? Osmanlı’nın En Tartışmalı Trajedisi
-
Spor3 hafta ago
Arda Güler, Real Madrid’de Yeni Bir Efsanenin Doğuşunu Mu Müjdeliyor?
-
Kadın ve Moda2 hafta ago
Fenerbahçe Kutlamasını Sallayan Mecnun Giasar Kimdir? Hande Yener’le Sahneye Çıkınca Sosyal Medya Çalkalandı!
-
Yemek & Sağlık3 hafta ago
Türkiye’nin En İyi Pizzacıları Avrupa Listesinde! Bu Lezzetler İtalya’yı Bile Kıskandırdı
-
Seyahat3 hafta ago
2025 yaz tatili önerileri
-
Yemek & Sağlık3 hafta ago
2025’in En Sağlıklı Beslenme Trendi: Mavi Bölge Diyeti Neden Bu Kadar Popüler Oldu?
-
Spor2 hafta ago
Lyon Küme Düştü mü? Fransa Ligi Devinden Şok Karar!