Kültür-Sanat
Yapay Zeka ile Yazılan İlk Türk Tiyatrosu Sahnelendi! Eleştirmenler Ne Dedi?
Yapay zeka ile yazılan tiyatro oyunu ilk kez Türkiye’de sahnelendi. Sanat dünyasında merak uyandıran bu gelişme, “Geleceğin tiyatrosu bu mu?” sorusunu da beraberinde getirdi.
Table of Contents
Yapay zekanın sahneyle buluşması
Kültür-sanat dünyası, 2025 yılına damga vuracak bir gelişmeye şahit oldu. Türkiye’de ilk kez bir yapay zeka tarafından kaleme alınan tiyatro oyunu izleyiciyle buluştu. Oyun, İstanbul Şehir Tiyatroları’nın Beyoğlu Sahnesi’nde prömiyer yaptı ve sanatseverlerden büyük ilgi gördü.
Oyunun senaristi: Bir yapay zeka modeli
Oyun, son yıllarda geliştirilen ileri düzey bir yapay zeka modelinin yardımıyla yazıldı. Tiyatro metni; dramatik yapı, karakter gelişimi ve sahne geçişleri bakımından şaşırtıcı derecede tutarlı bulundu. Yapay zeka, Shakespeare’den Çehov’a kadar birçok yazarı analiz ederek sentezlediği özgün bir anlatı ortaya koydu.
Yapay zeka oyunu: “Hatırlamayanlar Kulübü”
Sahneye konan oyunun adı “Hatırlamayanlar Kulübü”. Konusu ise hafıza kaybı yaşayan karakterlerin zamansal ve duygusal çatışmalarını merkeze alıyor. Tiyatro eleştirmenleri, oyunun felsefi arka planını ve yapay zekanın dili kavrama yeteneğini “şaşırtıcı” olarak değerlendirdi.
Yönetmen: “Yapay zekanın duyguyu yakalaması beni büyüledi”
Oyunun yönetmeni Derya Erdem, bu deneysel projeye ilişkin şunları söyledi:
“İlk başta şüpheliydim. Ama yapay zeka sadece teknik bir anlatı sunmakla kalmadı, duyguyu da yakalamayı başardı. Bazı sahnelerde izleyiciler ağladı.”
Eleştirmenlerden tam not: Ama bir uyarı da var
Tiyatro eleştirmeni Bülent Yaman, oyunun yapay zeka tarafından yazılmış olduğunu bilmeden izleyen seyircilerin büyük çoğunluğunun bu metnin gerçek bir yazarın kaleminden çıktığını düşündüğünü belirtti. Ancak şu uyarıda bulundu:
“Bu gelişme heyecan verici ama yaratıcı zihinlerin işlevini tamamen yapay zekaya bırakmak da tehlikeli olabilir.”
Yapay zekanın kültür ve sanat üzerindeki etkisi
Bu oyunla birlikte, yapay zekanın kültür-sanat dünyasındaki etkisi daha da görünür hale geldi. Tiyatro gibi insan duygularına dayalı bir sanat dalında bile algoritmaların söz sahibi olması, “sanatın insan merkezli doğası” tartışmalarını beraberinde getirdi.
Oyunun oyuncu kadrosu ve sahne tasarımı
“Hatırlamayanlar Kulübü” adlı oyunda Zeynep Çelik, Umut Akçay ve Berke Tan gibi deneyimli oyuncular yer aldı. Sahne tasarımı ise tamamen yapay zeka tarafından önerilen 3D modellemelerle yapıldı ve fiziksel dekorlara sadık kalındı.
Tiyatro izleyicisinin tepkisi nasıl?
Oyun sonrası yapılan anketlerde izleyicilerin %83’ü yapay zekanın yazdığı oyunu “beklentilerin üzerinde” bulduğunu belirtti. Genç izleyiciler özellikle hikâyenin sürükleyiciliğini ve “gerçekçi karakterler”i öne çıkardı.
Sonuç: Geleceğin sanatçısı bir algoritma mı?
Yapay zeka ile yazılan ilk Türk tiyatro oyunu, sanatta yeni bir dönemin başladığını gösteriyor olabilir. Ancak sanatın ruhunun tamamen teknolojiye teslim edilip edilmeyeceği hâlâ tartışma konusu. Belki de gelecek, insan ile yapay zekanın birlikte üreteceği yeni bir sanat anlayışına evriliyor.
Yapay zeka ile sanat: Sınırlar ve etik sorular
Yapay zeka tarafından yazılan tiyatro oyunu büyük ilgi görse de, bu gelişme bazı etik tartışmaları da beraberinde getiriyor. Özellikle sanatçılar ve yaratıcı sektör profesyonelleri arasında, yapay zekanın üretici pozisyona geçmesinin “sanatın insani niteliğini” zayıflatıp zayıflatmadığı tartışma konusu oldu. Zira sanat yalnızca bilgi birikimiyle değil, yaşanmışlık, sezgi ve empatiyle de şekillenen bir üretim sürecidir. Peki, duyguları olmayan bir varlık, duygusal derinliği olan bir eser yaratabilir mi?
Ayrıca telif hakkı ve özgünlük gibi konular da gündeme geldi. Yapay zeka, yazım sürecinde binlerce metni analiz ederek içerik ürettiğinden, ortaya çıkan eserin gerçekten özgün olup olmadığı hukukçular tarafından sorgulanıyor. Sanatın algoritmalarla şekillenmesi, insan emeğinin ve estetik birikiminin arka plana itilip itilmediği sorularını da beraberinde getiriyor.
Tüm bu gelişmelere rağmen izleyicilerin yoğun ilgisi, gelecekte yapay zekanın tiyatrodan edebiyata, müzikten resme kadar birçok sanatsal disiplinde daha fazla söz sahibi olacağını gösteriyor.
Sanatın evrimi, her çağda teknolojiyle yeniden şekillendi. Matbaanın icadı, fotoğraf makinesinin keşfi, sinemanın doğuşu derken şimdi de sahnede yapay zeka var. Bu dönüşüm, kimi için heyecan verici bir yenilikken, kimileri içinse geleneksel sanat anlayışına bir tehdit olarak görülüyor. Ancak şurası kesin ki; yapay zeka destekli sanat üretimi, yaratıcılığın sınırlarını yeniden tanımlıyor. Belki de sanat artık yalnızca duygularla değil, verilerle de konuşacak. Önemli olan ise bu teknolojiyi, insan dokunuşunu yitirmeden nasıl kullanacağımız.