Yemek & Sağlık

Neden Güvercin veya Martı Değil de Tavuk, Ördek ve Kaz Yiyoruz?

Paylaşıldı

on

Doğaya baktığımızda gökyüzünde süzülen martılar, şehir meydanlarında dolaşan güvercinler, ormanlarda öten sayısız kuş türü görürüz. Buna karşın soframıza baktığımızda tablo çok daha sınırlıdır: tavuk, ördek, kaz, hindi, bıldırcın gibi birkaç tür… Bu noktada hemen herkesin aklına gelen o soru belirir: Madem bu kadar çok kuş var, neden güvercin, martı ya da serçe değil de çoğunlukla tavuk ve ördek yiyoruz?

Bu sorunun cevabı tek bir nedene dayanmaz. İşin içinde evrim, enerji verimliliği, tarım tarihi, insan psikolojisi, kültürel normlar ve hatta şehirleşme bile vardır. Gelin bu meseleyi adım adım, bilimden antropolojiye uzanan bir çerçevede ele alalım.

1. Enerji Verimliliği: Uçmak Pahalı Bir Lüks

İşin en temel noktası burasıdır. Uçmak, doğadaki en pahalı biyolojik faaliyetlerden biridir. Uçabilen kuşlar, hayatta kalabilmek için aldıkları enerjinin büyük bölümünü kas yapısına, dayanıklılığa ve metabolik hıza harcar. Yani yedikleri yem, doğrudan ete dönüşmez.

  • Uçan kuş → Enerji → Kas + dayanıklılık
  • Uçamayan / az uçan kuş → Enerji → Yağ + et

Tavuk, ördek ve kaz gibi kuşlar uçma konusunda tembeldir. Bazıları kısa mesafede havalanabilir ama hayatlarını yerde geçirirler. Bu da onları insan için ideal bir protein kaynağı hâline getirir. Çünkü insanoğlu, binlerce yıl önce farkında olmadan şu hesabı yapmıştır:

“Bu kuş çok uçuyor, eti sert ve az.
Şu ise yerde dolanıyor, kaçmıyor ve löp et.”

İşte bu fark, yapay seçilimin başlangıç noktalarından biridir. İnsan, en verimli olanı seçti. Zamanla da bu kuşları evcilleştirdi.

2. Evcilleştirme Kolaylığı: Kaçmayan Hayvan Kazanır

Bir hayvanı yemek için sadece lezzetli olması yetmez. Aynı zamanda kontrol edilebilir olması gerekir. Tavukların insanlık tarihinde bu kadar yaygın olmasının nedeni tam da budur:

  • Sürü hâlinde yaşarlar
  • Kolay ürkerler ama organize kaçamazlar
  • Hızlı ürerler
  • Küçük alanda tutulabilirler

Güvercinler veya martılar ise tam tersidir. Uçarlar, yön bulma yetenekleri yüksektir, kaçmayı bilirler. Yani bir çiftçiye şunu der gibidirler:

“Beni yemek istiyorsan, önce yakala.”

İnsanlık tarihinin büyük bölümünde enerji kıymetliydi. Bir hayvanı yakalamak için harcanan efor, elde edilecek etten fazlaysa o hayvan menüden düşerdi.

3. Şehir Kuşları Meselesi: Güvercin Neden Yenmez?

Burada önemli bir ayrım yapalım. “Güvercin yenmez” genellemesi tam olarak doğru değildir. Aslında güvercin, dünya mutfağında oldukça prestijli bir yere sahiptir.

Paris Güvercini ile Eminönü Güvercini Aynı Şey Değil

Fransız mutfağında squab adı verilen yavru güvercin, dünyanın en pahalı etlerinden biridir. Ancak burada kritik fark şudur:

  • Squab → Çiftlikte yetiştirilir, özel tahılla beslenir
  • Şehir güvercini → Egzoz solur, çöp yer, izmarit gagalır

Şehir güvercinleri, hijyen açısından ciddi risk taşır. Bu yüzden birçok uzman onları esprili ama sert bir ifadeyle “kanatlı sıçan” olarak tanımlar. Sorun uçmaları değil, yaşadıkları çevredir.

Yani mesele “uçan kuş yenmez” değil, “kontrolsüz çevrede yaşayan hayvan yenmez” meselesidir.

4. Martılar Neden Sofrada Yok?

Martılar teorik olarak yenebilir mi? Evet. Pratikte neden yenmezler?

  • Denizden ne bulursa yerler
  • Beslenme düzenleri kontrol edilemez
  • Etleri genellikle serttir
  • Kokuları rahatsız edicidir

Ayrıca martılar, insanla sembolik bir ilişki kurmuştur. Kıyı şehirlerinde martı; deniz, özgürlük ve yaz mevsimiyle özdeşleşmiştir. Bu da işin psikolojik boyutunu devreye sokar.

5. Psikoloji ve Karnizm: “Ay Canım” Sendromu

Burada devreye giren kavramın adı karnizm. Yani bazı hayvanları yemeyi normal, bazılarını ise ahlaken kabul edilemez görme durumu.

  • Parkta gördüğün güvercin → “Ay yazık, simit atalım”
  • Market rafındaki tavuk → “Protein kaynağı”

İkisi de kuş. Ama biriyle duygusal bağ kurdun, diğeriyle kurmadın. Çünkü biri canlı, göz teması kuruyor; diğeri ise ürün.

Bu ikiyüzlülük bilinçli değil, kültürel olarak öğrenilmiş bir refleks. Aynı durum kedi–tavşan, köpek–koyun gibi örneklerde de görülür.

6. Tarihsel Alışkanlıklar ve Kültürel Kodlar

Bir hayvanın yenip yenmemesi çoğu zaman ilk kimin neyi yediğiyle ilgilidir. Tavuk, Orta Asya’dan Çin’e, oradan Avrupa’ya yayıldı. Ördek ve kaz, sulak alanlarda yaşayan toplumlar için vazgeçilmezdi.

Bir toplum bir hayvanı erken dönemde evcilleştirirse, o hayvan yüzyıllar boyunca “normal” olur. Diğerleri ise dışarıda kalır.

7. İstisnalar Var mı? Elbette Var

Peşin notta da söylendiği gibi, bıldırcın, kaz, ördek gibi istisnalar vardır. Hatta tarihte:

  • Antik Roma’da tavus kuşu
  • Orta Çağ’da kuğu
  • Çin mutfağında serçe

gibi örnekler de görülür. Ancak bunlar ya elit sofralara özgü kalmış ya da sürdürülebilir olmadığı için yaygınlaşmamıştır.

Zemheri Soğukları Nedir, Neden Bu Kadar Sert Geçer?

8. Sonuç: Sofra, Evrimin Aynasıdır

İnsan neyi yiyorsa, aslında neyi kontrol edebildiyse onu yer. Tavuk ve ördek gibi kuşlar, uçmayan, kaçmayan, kolay üreyen ve hızlı etlenen canlılardır. Güvercin ve martı ise ya hijyen, ya psikoloji ya da verimlilik engeline takılır.

Yani mesele “neden onları yemiyoruz?” değil;
“Neden bunları yemeye alıştık?” sorusudur.

Ve bu sorunun cevabı gökyüzünde değil, insanlık tarihinin toprakla temas ettiği yerde yatar.

Trendler

Exit mobile version