Haberler

Güllü kimdir? 52 yaşındaki sanatçı yaşamını yitirdi: Oğlundan “intihar değil, kaza” açıklaması.

Paylaşıldı

on

Arabesk–fantezi müziğin sevilen sesi Güllü (Gül Tut), Yalova’da 5. kattaki evinin balkonundan henüz belirlenemeyen bir nedenle düşerek 52 yaşında hayatını kaybetti. Olayın ardından bölgeye sevk edilen sağlık ve emniyet ekipleri, sanatçının yaşamını yitirdiğini tespit etti. Cenazesi, Yalova Eğitim ve Araştırma Hastanesi morguna kaldırıldı. Acı haberi sanatçının oğlu sosyal medya hesabından duyurdu ve dolaşıma giren “intihar” iddialarını kesin bir dille yalanladı: “Bu gece yaşanan elim bir kaza sonucu annemi kaybettik. Sosyal medyadaki intihar haberleri asılsızdır. Cenaze ile ilgili gelişmeleri paylaşacağım. Başımız sağ olsun.”

Olayın ardından mahallede hüzün: “Kendi halinde, zararsız bir komşuydu”

Sanatçının komşusu Halit Becergen (73), gazetecilere yaptığı açıklamada “Yaklaşık 1,5 yıldır komşuyduk. İyiydi, kendi halinde, zararsızdı; sanatçıydı zaten. Allah taksiratını affetsin, geride kalanlara sabır versin.” dedi. Yalova esnafından Sezgin Kaya ise üzüntüsünü “İyi bir insan ve iyi bir sanatçıydı. Esnaf tarafından sevilirdi; akşamdan beri hiç uyumadık. Allah sevenlerine sabır versin.” sözleriyle paylaştı.

Emniyet birimleri olayla ilgili adli soruşturmanın sürdüğünü, ölümün kesin sebebinin otopsi raporuyla netleşeceğini bildirdi. Oğlunun beyanı doğrultusunda aile, sürecin “kazaya bağlı” yürütülmesini istiyor ve kamuoyundan spekülasyondan kaçınılmasını rica ediyor.

“Güllü kimdir?”: Kasımpaşa’dan sahnelere uzanan bir ömür

Gerçek adı Gül Tut olan sanatçı, 15 Ekim 1973’te İstanbul–Beyoğlu/Kasımpaşa’da dünyaya geldi. Roman kökenli bir aileden gelen Güllü, müzikle kurduğu ilişkiyi hiçbir zaman sadece “meslek” olarak görmedi; çocuk yaşlardan itibaren düğün salonlarında ve gece kulüplerinde söylediği şarkılarla çevresinde adını duyurmaya başladı. 1990’ların başında kaset ve televizyon dünyasının hızla büyüdüğü, arabesk–fantezi hattında güçlü kadın seslerin sahnede daha görünür olduğu bir dönemde dikkat çekti.

Onu geniş kitlelere taşıyan kırılmalardan biri, Roman havalarını sahici bir enerji ve güçlü bir yorumla icra etmesiydi. Güllü’nün repertuvarı, içli arabesk duygusunu hareketli Roman ritimleriyle bir araya getiriyor; kalabalık düğün salonlarından ekran başındaki milyonlara uzanan bir “karnaval hüzün” atmosferi yaratıyordu. Bu sentezin en bilinen örneklerinden “Balıkesir Bandırma”, sahnelerde büyük bir hit oldu; sanatçının hem konserlerde hem televizyon programlarında en çok istenen eserlerinden biri haline geldi.

90’ların sahne kültürü ve Güllü’nün yeri

1990’lar, Türkiye’de müzik sektörünün kaset–CD satışları, televizyon eğlence programları ve pazar günleri yayınlanan “uzun” müzik kuşaklarıyla büyüdüğü yıllardı. Gazino ve televizyon geçişkenliği, fantezi–arabesk yorumcular için eşsiz fırsatlar sunuyordu. Güllü, tam da bu ortamda, sıcakkanlı sahne dili, coşkulu yorum gücü ve seyirciyle kurduğu birebir bağ sayesinde öne çıktı.

Sahneye çıktığında yalnızca şarkı söylemiyor; hikâyeler anlatıyor, dinleyicinin masasına konuk oluyordu sanki. Roman müziğinin kıvraklığı ile arabeskin iç döküşü, Güllü’nün sesinde çekişmeden, yan yana akıyordu. Bu sayede hem düğün–dernek coşkusunu arayanlar, hem de türün duygusal damarını sevenler Güllü’de kendine bir pay buluyordu.

Medyanın ve kamuoyunun ilgisi, ne yazık ki dönemin birçok kadın sanatçısı gibi Güllü’nün de özel yaşamına sıkça yöneldi. Evlilikleri, boşanmaları, özellikle kilo mücadelesi magazin gündeminde çok yer etti. 2017’de geçirdiği tüp mide ameliyatı sonrası verdiği kilolar, sanatçının kendine daha iyi bakma kararlılığının bir parçasıydı. Ancak o, izleyicisinin gözünde tüm iniş–çıkışların ötesinde “sahnede gerçek” kalan bir isim olarak hafızalara kazındı.

Müziğinin dili: Kırılganlık, neşe ve meydan okuma

Güllü’nün yorumculuğu, iki karşıt duyguyu aynı anda taşıyabilmesiyle özgündü: kırılganlık ve meydan okuma. Bir yanda “kader”le pazarlık eden, yarasını saklamayan sözler; öte yanda o yarayı düğüne çeviren ritimler… Güllü’nün sahnesi bu yüzden “kederli bir şenlik” gibiydi. Roman havalarıyla kadın anlatısı arasında kurduğu köprü, onu yalnızca bir solist değil, aynı zamanda kültürel bir hikâye anlatıcısı yapıyordu.

Repertuvar seçimleri de bunu destekliyordu: dinleyeni bir an “oyuna” kaldırıp hemen ardından içli bir uzun havaya bırakabilen esnek bir akış. Bu ahenk, Güllü’nün yıllarca düğünler, açık hava konserleri, televizyon çekimleri arasında yüksek temposunu korumasını sağladı. Her yerde aynı “yakınlık” hissini verebilmek kolay değildir; Güllü bunu başardı.

“Bir anne, iki çocuk”: Sahnenin ötesindeki hayat

Güllü, iki çocuk annesiydi. Uzun yıllar boyunca hem sahnenin getirdiği yoğun tempoya yetişmeye çalıştı, hem de anneliğin sorumluluklarını taşıdı. Yakın çevresinin anlattığına göre aile bağına düşkün, “iş bitince ev” diyen, özel alanını sakınan bir karakterdi. Magazin haberlerinde sıkça adı geçse de odağını, imkânı oldukça, müziğe ve ailesine çevirmeye gayret etti.

Zaman içinde İstanbul dışına taşınma ve daha sakin bir hayat kurma düşüncelerini dillendirmişti. Yalova’ya yerleşmesinde de bu “daha dingin bir ritim” arayışının payı olduğu konuşuluyordu. Komşularının “kendi halinde” diye tarif ettiği günler ne yazık ki ani ve acı bir kazayla son buldu.

Ardından kalanlar: Şarkılar, anılar ve bir dönem fotoğrafı

Her sanatçının ardından eserleri kalır. Güllü söz konusu olduğunda, geride kalan yalnızca şarkılar değil; 1990’lar Türkiye’sinin müzik televizyonları, kaset kapakları, düğün salonu anonsları, istek parçalar ve pazar matinesi kültürünün canlı bir fotoğrafıdır. Onu sahnede bir kez izleyenlerin belleğinde, “mikrofonu bırakıp ritme karıştığı”, “masalara eğilip dinleyiciyle şakalaştığı” anlar uzun süre silinmeyecek.

Arabesk–fantezi hattında kadınların görünürlüğü, çoğu zaman önyargılarla ve beden politikalarıyla birlikte anıldı. Güllü, tüm bu dalgalanmalara rağmen sesiyle ve sahnedeki ısrarıyla var oldu. Sektörün “hızlı tüketen” doğasına karşın şarkılarının hâlâ istek listelerinde dönüyor olması, onun mekâna ve zamana sızan etkisini gösteriyor.

“İntihar değil, kaza”: Aileden net çağrı

Sanatçının oğlu, acı haberi duyururken “intihar” iddialarının asılsız olduğunun altını çizdi ve kamuoyunu hassasiyete davet etti. Bu çağrı, özellikle sosyal medya ortamında hızla yayılan kontrolsüz bilgi akışının acıları büyütmemesi için önemli. Aile, cenaze ve defin programını ayrıca paylaşacak. Sevenleri, “huzurlu bir uğurlama” için spekülatif paylaşımlardan kaçınılmasını istiyor.

Veda ve teşekkür

Bir sanatçının vedası, onunla büyüyenler için kişisel bir kayıp gibidir. Güllü, pek çok insanın hayatına düğün neşesi, şenlikli bir ritim, kimi zaman da göğüste sızlayan bir söz olarak dokundu. Ardında Roman müziğinin enerjisini arabesk duygusuyla buluşturan bir yorum mirası bırakıyor.

Sahnede eğip bükmeden, “olduğu gibi” duran bir kadın sesiydi. Işıklar içinde uyusun.

https://pinek.net/japonyanin-orta-cagdaki-zorlu-yasam-kosullari


Kısa Biyografi – “Güllü kimdir?”

  • Gerçek adı: Gül Tut
  • Doğum: 15 Ekim 1973, İstanbul–Beyoğlu/Kasımpaşa
  • Köken: Roman
  • Tür: Arabesk–Fantezi, Roman havaları
  • Kariyer başlangıcı: Çocuk yaşlardan itibaren düğün salonları ve gece kulüpleri
  • Öne çıkan eser:Balıkesir Bandırma” başta olmak üzere Roman ağırlıklı hit şarkılar
  • Özel hayat: İki çocuk annesi; 2017’de tüp mide ameliyatı ile önemli kilo kaybı
  • Vefat: Eylül 2025, Yalova – 5. kat balkonundan düşme sonucu kaza; emniyet ve sağlık ekiplerince olay yerinde hayatını kaybettiği belirlendi
  • Cenaze: Program aile tarafından ayrıca duyurulacak.

Trendler

Exit mobile version